Dokun Bana Baba- Necati İyikan


Necati İyikan
Lalezar Kitapevi
280 sayfa

Tanıtım metni..

''Necati İyikan'ın bu ilk kitabında irili ufaklı on beş öykü bulunmaktadır. Bu öykülerin yaklaşık yarısı gündemimizde bir şekilde yerini koruyan; ama pek de gönül gözü ile bakmadığımız Almanya'daki insanlarımızın yaşamlarından kesitler sunuyor. İki kültür arasındaki farklılıkların getirdiği güçlüklere, onca güçlüklere rağmen ayakta kalmak için çırpınan, birbirinden uzağa savrulan sevgilere, yazgılarıyla baş başa kalan insan manzaralarına odaklanıyor. Öyküler, okuyucuya; yaşı, mesleği, zenginliği, fakirliği ne olursa olsun bir fırsat sunuyor: Acımasızca akıp giden zaman "dur" denilemese de kısa aralıklarla da olsa yavaşla deme ve bunun üzerinde düşünme fırsatı. Öykülerinin eksenine sevgiyi, merhameti ve şefkati koyan Necati İyikan yalnızlıkları, hüzünleri, hayal kırıklıkları, boşlukları, artık çok uzakta kalan ilk aşkları, Sezen Aksu'nın şarkılarıyla karaya vuran anıları, geçmişle şimdiki zaman arasında gidip gelen yaşamları ustalıkla işliyor. Yazar, yaşamın buruklukları, neşesi ve hüznü ile besleniyor, yaşamın her anının ne kadar önemli olduğunu, insan olmanın anlamını hatırlatıyor.''

Sevdicek Pastası..

Bir önceki şu postumda,sevgili sevdiceğime yaptığım pasta arz-ı endam etmişti.Öyle güzel yorumlar aldımki,e dedim ayrıca paylaşayım ben pasta'mıda tam olsun :)






Pasta'yı yaparken Sevgili Hünerli Bayanlar'ın ''Yoğurtlu Pandispanya'' tarifini kullandım..Bire bir ölçüler ile yaptım,fakat neden bilmem ilk yaptığım incecik oldu.
Sonra mecburen tekrardan aynı tarifi bu kez daha çok un ve biraz süt ekleyerek,yumurta aklarınıda karışımda çok öldürmeyerek pişirdim,süper kabardı.
Bende ilk ince olanı üst,kabaran'ı ise alt taban olarak kullandım..

Malzemeler şöyle idi : 
· 4 Adet Yumurta
· 4 Türk Kahvesi Fincanı Toz Şeker
· 4 Türk Kahvesi Fincanı Un
· 1 Türk Kahvesi Fincanı Yoğurt
· 2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
· 3 Yemek Kaşığı Kaynar Su
· 1 Paket Kabartma Tozu
· 1 Paket Vanilya

Arasına ve üstüne 2 paket hazır kremşanti,500 gr kadar çilek ve Dr.Oetker Meyveli Sos kullandım..Her ne kadar 2 ölçüden oluşan bir pasta'da olsa hiç yumurta kokusu yoktu ve oldukçada hafif oldu,herkes tarafından çokca beğenildi.

Ben Bugün #19

Ben bugün..






Biraz yorgun,biraz gülmeli,birazda can sıkıntılı bir güne uyandım..


Biraz kitap okudum,biraz sohbet ettim..


Biraz dün'ü andım..


Çünkü dün sevdiceğin doğumgünü idi..Birüsü hazırlık yaptım..


Bikaç gündür yazamadım diye düşündüm,sonra bazen yazmaya değer hiçbirşey olmadığını düşündüm..


Nitekim garip bir ruh hali içindeyim..


Öyle..

Foto : Sevdiceğin tarafımdan yapılan pastası

Hayırlı Kandiller


Telefondan post hazırlamakta böyle bişi.Ne görsel ekleyebildim,ne yazı..Ama neyseki mesajımı vermiş oldum..Herkese Hayırlı Kandiller Dilerim..


-güncellenmiştir-

Piruze-Sinan Akyüz


Sinan Akyüz
Alfa Yayınları
453 sayfa /2012

Arka Kapak

"Erkeklere 'Bu evde eksik oları sensin' dediğimizde, adamların yüzleri asılıyor. Biz kadınları, çok film izlemekle suçluyorlar. Keşke evlendikten sonra da ellerimizi tutabilselerdi. Başımızı dizlerinin üzerine yatırıp saçlarımızı okşasalardı. Erkekler evlendikten sonra bunları neden yapmıyorlar? Sahi, bunlar hep filmlerde mi yaşanıyor?"
Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine.
Yaşadığı acı gerçeklerden kurtulmak için Şamlı bir kocanın elinden Türkiye'ye kaçan genç bir kadının oğullarına kavuşmak için verdiği mücadelenin hüzün dolu hikâyesi, hafızalarınızdan kolay kolay silinmeyeceğe benziyor.
İki Kişilik Yalnzılık, Sevmek Zorunda Değilsin Beni, Yatağımdaki Yabancı gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta Şam'da gelin olan Piruze'nin gerçek yaşamöyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız....

Aradığınız Emlak Hurriyetemlak.com'da!



Emlağa dair her şeyi tek çatı altında buluşturan www.hurriyetemlak.com, çok seçenekli güncel ve detaylı ilanlarıyla, gelişmiş arama özellikleri ve kullanıcı dostu tasarımıyla, sektöre dair güncel haberleri ve istatistiki bilgileriyle, tam anlamıyla emlak sektörünün nabzını tutuyor.


Satılık ve kiralık daireler, ofisler, iş yerleri ve tüm konut projelerini bulabileceğiniz www.hurriyetemlak.com, sunduğu çok sayıda seçenekle size aradığınız emlağı mutlaka bulma olanağı sağlıyor.


İlanlarda okul, hastane, restoran, alışveriş merkezi gibi çevre bilgilerine ulaşabiliyorsunuz. Video desteğiyle gayrimenkulü içindeymişcesine izleyebiliyorsunuz. Baktığınız evin ya da iş yerinin net konumunu harita üzerinde görebiliyorsunuz.


Bu kadar kolaylık ve çok seçenek varken www.hurriyetemlak.com’da, aradığınız emlağı ya da emlağınızın talibini bulmanız an meselesi!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Rana- Osman Necmi Gürmen




Osman Necmi Gürmen
Everest Yayınları
623 sayfa

''Yatağının üzerine bıraktı kendini. Açık pencereden giren akşam ezanını dinledi. İçinde kıpır kıpır kıpırdayan yumak olmuş hissiyattan kaçmak için doğruldu, rafta duran kitaplardan birini aldı, okumak istedi, daldı gitti rasgele açılan bir sayfanın önünde... Devrilen bir direk, çöken bir dam, ezilen konsoldan çıkan bir inilti, toz bulutu, bulutun ardında boşluk... Nice zaman geçirdi o boşluğun içinde? Alacakaranlıkla, ağaçtan damın saçağına atlayan bir karaltı çiziverdi boşluğu. Ağzında minik bir serçe, havada yarasa gibi uçan kapkara bir kediydi bu karaltı. Can alan kara kedi, can veren minik kuş... Acıma, kovalama, kınlarına, intikam... Hiç! Kaçılır mıydı bu manasız dünyadan? Dünya ahret! Var mıydı başka âlem?


Bir imparatorluğun zorlu çöküş dönemi ile yeniliklere gebe bir devletin doğum sancıları arasında kalmış bir kadının, bir insanın hayatı Rana..''

Ben Bugün #18





Bugün Ben,
Hava yine kapalı diye hayıflanıyorum,
Zira aynı etkiyi banada yapıyor,
Pazar günü'nü yalnız geçiriyorum,
Ve bu da pek güzel değil..
Hastayım,birde kulağım ağrıyor
Hatta cızırtılı duyuyorum tüm sesleri,
Kitap okuyorum,belki biraz çarpı işi..
Sonra biraz kahve..
Belki sonrasında ufak bir yürüyüş..
Yani sözün özü bugünde sıkıcı günlerden biri..
Artık güneş'li pazar sabahlarına uyanmak,içimdede güneşler açtırmak istiyorum..
Umarım sizin gününüz güzel'dir..
Mutlu pazar'lar..


* Dün 19 Mayıs'a dair birşeyler yazacaktım,unutmuşum..Her türlü kutlamama dayatmasına rağmen,kutlanılmalı bugün,anlamıda idrak edilerek..Zira amaç sadece Atatürk'ü anmak yada gençliği kutlamak değil,19 Mayıs bir ulusun var oluşunun en önemli günlerinden biri..Nice 19 Mayıs'lara..


Foto: İnstagram by gulinnozz



Mino'nun Siyah Gülü- Hüsnü Arkan


Hüsnü Arkan
Kırmızı Kedi Yayınları
252 sayfa

''Tayin emrim üç ay sonra çıktı. Emri aldığım günün sabahında Hasan'ı astılar.İnfaz gecesi uyumamıştık. Babam, Nuri Amca, annem ve ben, salondaki masanın çevresinde oturuyorduk. Pencerenin önündeki çıplak akasyaya konmuş suskun, korunmasız kış serçeleri gibi... Radyoyu açmıştık; bir haber bekliyorduk... Annem sık sık mutfağa gidip ağlıyordu. Nuri Amca, kımıldamaksızın önüne bakıyordu. Elleri dizlerinin üstündeydi. Omuzları çökmüştü... Konuşmuyorduk. Birbirimizin yüzüne bakamıyorduk.İnsan, sonuna kadar umutlu olabiliyor. Umut bir çare değil ama galiba çareden daha büyük bir şey.1960'lı yıllarda bir Ege kasabasında başlayan yasak bir aşkla 12 Eylül'ün hemen öncesinde gelişip darbenin ardından pek çok kişiyle paylaşılan bir kaderle son bulan kırık bir aşk: iki katmanlı bu romanın iç içe geçen iki farklı hikâyesi. Mücadeleleriyle, inançlarıyla, haklılıkları ve yenilgileriyle bütün bir kuşak ve darbelerden, idamlardan geçen, yarım kalan hikâyelerle 2000'li yıllara uzanan yakın tarihimiz. Siyasi bir ortamın içinde filiz veren aşklar, yeşeren duygular,yarım kalan umutlar.Hüsnü Arkan, 60'lı yıllardan başlayarak, özellikle 12 Eylül döneminin acıtan sayfalarına bir ailenin kadınlarının gözünden bakıyor..''

Bir Çay Daha Lütfen - Katharinne Branning


Katharine Branning
Kaynak Kitaplığı 
390 sayfa

“Ayrılırken arkamdan seslenen insanlar, yolculuğumun su gibi akıp gitmesi için bir dua olmak üzere arkamdan su döken kadınlar oldu. Otobüslere bindiğimde çiçekler, hediyeler sunuldu. Benim kendi ailem bana bu şekilde bir sevgi ve ilgi göstermedi, ya seninki Lady Mary?” Yukarıdaki sözler ve elinizdeki eserde okuyacağınız daha nice samimi ifade bir-iki günlük turistik seyahatten geriye kalan geçici hatıraların bakiyesi değil. Otuz yılı aşkın süredir ülkemizi, özellikle de Anadolumuzu karış karış harmanlayan Amerikalı bir modern zaman seyyahının, Katharine Branning’in, bizlere ve ülkemize tuttuğu aynadan mektuplara dökülmüş dostane akisler… 18. Yüzyılda ülkemizde yaşamış olan İngiliz sefirinin eşi Lady Montagu’nün ailesine ve dostlarına yazdığı ve o dönem Türkiye’sini resmeden yirmi beş mektubuna mukabil Branning, günümüz Türkiye’sine dair enfes gözlemlerin yer aldığı mektuplarıyla Lady Montagu’yle üç asır sonrasında hasbihal ediyor. Katherine’nin aralıklarla gidip geldiği 30 yıllık Türkiye serüveni Fransa’da derste gördüğü bir Gök Medrese slaytıyla başlıyor. Türkiye’de darbe gibi büyük toplumsal olaylara da şahit olmakla birlikte Branning insana eğiliyor ve Türk insanının belki kendisinin bile farkında olmadığı birçok yerinde tespitte bulunuyor. Lady Montagu’ye hitaben yazılan bu keyifli mektuplar aslında Türkiye halkına hitap ediyor. Bizi bir dostun gözüyle kendimize dışarıdan bakmaya davet ediyor.''

60'lar Hikaye,70'ler Terane,80'ler Şahane - Muharrem Kaşıtoğlu


Muharrem Kaşıtoğlu
Profil Yayıncılık
192 sayfa

Arka Kapak'tan..

"O solmaya yüz tutan renklerin bir araya getirildiği şahane bir nostalji tablosu."
YÜKSEL AYTUĞ - SABAH

"Vallahi sizi bilmem ama ben okurken oldukça eğlendim…"
ALİ ATIF BİR - HÜRRİYET

"Bu kitabı okurken: 'Geçmişi özleyeceğiz. Bugünün keyfini çıkaralım,' dedim."
ERDOĞAN AKTAŞ - POSTA 

"Ilık bir bahar esintisi tadındaki bu kitabı bir solukta okudum desem yeridir. 80'leri yaşayanlar kitabı bitirdikten sonra, meğer ne çok özlemişiz o yılları diyecekler."
MÜNİR ÜSTÜN - HABER 7

"Bu kitap, okuru elinden tutup nostaljik bir yolculuğa çıkararak 80'lere götürüyor ve o yılları bazen gülümseterek, bazen hüzünlendirerek bir daha yaşatıyor."
CEM KÜÇÜK - CİNE5 & TVNET

'Issız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey nedir?' efsane sorulu cicili bicili anket defterleri... 
'Breyk, breyk, breyk arkadaş arıyorum, arkadaş' nidalarının yükseldiği uzun antenli telsiz odaları... 
'Bir bilmecem var çocuklar...', 'Mintaks'la canım mintaks'la...' diye başlayan unutulmaz reklamlar...
Kuş yuvası modundaki vatkalı omuzlarımız, şetlant kazaklarımız ve şalvar kotlarımız... 

Haydi, elinizde kitabınız, yavaşça müzik bölümüne ilerleyin. Kendinizi, Maykıl Ceksın, Madonna ya da belki Modern Tolking'i bulan çocukluğunuz ve ilk gençliğinizin kollarına bırakın. Hatıraları birlikte paylaşalım, çünkü 80'ler Şahane...

Annem,Annem Canım Annem..


''Annem,annem canım annem,
Benim Tatlı Melek Annemmm''..

Çocukluğumdan bir şarkı ile seslenmek istedim nedense Anne'me..

Hem O'nun..
Hem de tüm Anne'lerin ve Anne adaylarının ''Anneler Günü'' Kutlu Olsun..

Umarım bugün,ben ve benim gibi aday adaylarının son yalnız geçen ''Anneler Günü''olur..

Her daim Anne'nizin kıymetini bilmeniz dileğiyle..

Sevgiler..

Foto : Ben ve Annem :)


Katmer Poğaça


Katmer Poğaça,sanırım denediğim ilk internet tariflerinden biri,ve yanılmıyorsam internet tarifleri tabu'mu yıkanda o..

Maya'lı tarifleri seviyorsanız,çok seveceğinizden eminim,yalnız hemen tüketilmesi gerek o ayrı :)

Ben severek yapıyor,severek ve lezzet'inden emin olarak ikram ediyorum..Herkeste çok beğeniyor..

90'lar Kitabı:Çocuk mu?Genç mi? Kadir Aydemir


394 sayfa
Arka Kapak

"Çocuk musun?"
"Artık kazık kadar oldun!"
"Bu yaşa geldin, hâlâ çocuk gibisin!"


Ah ne güzel şey bunları duymak. Demek ki şanslıyız ve doğru yoldayız, içimizdeki çocuk buralarda bir yerde...

Kadir Aydemir'in hazırladığı "80'lerde Çocuk Olmak" kitabının bir devamı olarak hazırlanan bu kitap yakın Türkiye tarihine ışık tutan bir kaynak kitap değil. Bir ansiklopedi değil. Bu, bizim kitabımız, bizim düşlerimiz ve yaşadıklarımız, yani çevrenizde gördüğünüz tüm üniversiteli/mezun ya da işsiz gençlerin, hayalleri yarım yamalak, 20'li 30'lu yaşlarda, orta yaşa yaklaşan insanların, kayıp kuşakların, hep çocuk kalanların kitabı... Bugünün insanının kitabı. 

111 yazar bir araya geldik ve dev bir "Yitik Ülke" projesi olan "90'lar Kitabı"nda buluştuk. 90'lar sinemasından TV kültürüne, sokaktaki hayattan toplumsal mücadeleye, dershane yıllarından üniversiteye giriş macerasına, solcu ağabeylerle tanışmaktan 1 Mayıs'lara, imam hatipte okumaktan ilk aşklara, 90'larda yaşamımızı etkileyen ünlü insanlara, müzik kültüründen giyim kuşama ve 90'ların ev yaşamına dek, neredeyse her konuda samimi bir dille "kendimizi" yazdık. Sahi, neydi bu 90'lar, 80'lerin ardından Türkiye ve bizler nasıl-neden böyle hızla değiştik? Bu renkli yılların akıllarda bıraktığı tüm sorular ve "dürüst" cevapları bu kitapta saklı kalacak... Çünkü her sayfada bizimle birlikte "sen de varsın"... 

"90'lar Kitabı"ndaki herkes yüzlerce konuya farklı bir gözle bakıyor. Herkes kendi 90'larını, mutluluğunu, hatıralarını ve acılarını yazdı. Kitap adeta "anı defterimiz" gibi bir şey oldu.

Elinizdeki kitap 90'lar için bir dönüş bileti. "90'lar Kitabı - Çocuk mu Genç mi?" adını verdiğimiz neşeli ve düşündürücü zaman yolculuğumuza davetlisiniz.

En Yaratıcı Anneler Günü Hediyesini mi Arıyorsunuz?





Anneler Günü’nün en yaratıcı hediyesini aramanıza artık gerek kalmadı. Vestel'in bu yılki Anneler Günü’ne özel tasarladığı Anne Bak N’aptım Facebook uygulamasıyla, annenizin sevinç gözyaşları garanti :)


Malum, sosyal medyanın popülerliği arttıkça, “kaç yaşında olursa olsun, yeter ki gözümün önünde olsun” diyen annelerimiz, Facebook’ta da “arkadaşımız” oldular. Bir hesap açar açmaz da genelde yaptıkları ilk iş, profil ya da kapak fotoğraflarına biricik evlatlarının resimlerini koymak oluyor.






İşte buradan yola çıkan Vestel, Facebook sayfasındaki Anne Bak N’aptım uygulaması ile kullanıcılara, Anneler Günü’nü Facebook’ta “anne stili” kutlama şansı veriyor.  Vestel'in bu uygulamasıyla, Anneler Günü kutlamanızı Facebook kapak resminize taşıyıp, annenize olan sevginizi dünyaya ilan edebiliyorsunuz. İsterseniz kendi annenizin fotoğrafını şablonlara yerleştirerek kendinize özel bir tasarımla, isterseniz de önceden hazırlanmış tasarımlardan birini kullanabiliyorsunuz.


Üstelik, annesi için tasarım yapanlar çok özel bir indirime de hak kazanıyor. Bu Anneler Günü’nde annesine en yaratıcı hediyeyi vermek isteyenler buraya:


http://gid.io/AnneBakNaptim


Bir bumads advertorial içeriğidir.

2 Cami Arasında Aşk -Mürvet Sarılyıldız


Mürvet Sarıyıldız
Mola Kitap
255 sayfa

Arka Kapak'tan..

''18 yaşında kendi arzusu ile devşirilip payitahtta getirilen Sinan, Karaboğdan Seferi sırasında gördüğü Mihrimah Sultan'a aşık olur. Bu aşk, Sinan'a önce Prut Nehrini on üç günde geçilecek köprüyü yaptırır.
Payitahtta dönüşte Mihrimah Sultan'ın evlendirilmesine karar verilir. Sinan ve Rüstem Paşa aday olur. Hürrem Sultan, siyasi nedenlerle kızı Mihrimah'ı Rüstem Paşa ile evlendirir.
Elli yaşında ve evli olan Sinan, bu evlilik üzerine kendini sanatına verir. Sarayın baş mimarı olur. Aşkını payitahtta yaptığı hanlar, hamamlar ve camilere yansıtır. Özellikle de aşkını Edirnekapı ve Üsküdar'da yaptığı iki cami arasına gizler.
Dünyaca ünlü mimar, Mimar Sinan'ın ve büyük aşkı Mihrimah Sultan'ı anlatan sürükleyici bir roman.''

Çavdar Tarlasında Çocuklar- J.D SALİNGER


Jerome David Salinger
Yapı Kredi Yayınları
208 sayfa

''Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlaterı ve Ackleyi bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Mauricei bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra. ''

Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salingerın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfieldin masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salingerin.

Tahinli Kurabiye



Tahinli Kurabiye..
Geçen hafta yapılmış,önce fotoğrafların,sonra tarifin yokluğu derken,paylaşmayı tamda unutacakken tadı damağıma düşen,kalkıp bi daha yapsammı şimdi dedirten bir kurabiye..


Tarif ablam'dan..Esasında oldukça bilinen bir kurabiye ama olsun,ben yaptıysam paylaşmaya değer ama değilmi :)

Cümle Kapısı- Nazan Bekiroğlu


Nazan Bekiroğlu
231 sayfa

Arka Kapak'tan..

''Kelimeyle değil, cümleyle düşündüğümü fark ettim ben. Muhal farz bile olsa "Her şeyi özetleyecek bir cümle" tutkum, mana birimimin cümle olmasından. Karmaşık cümlelerle konuşmayı sevmem, öyle düşünmemden. Başka türlü anlatamıyorum, bu yüzden mazurum ben.

Faturaların, makbuzların, ihbarnamelerin arkasına.

Mektup zarflarının, davetiyelerin, program kartlarının boşluklarına.

Peçetelerin üzerine.

Kitapların kenar sularına, kapak içlerine.

Defterlerin, sahifelerine değil kıyılarına köşelerine.

Yazılıp da bırakılmış; bilinç kendine bile hırsız, kim bilir bazıları hatırlanmış da sonradan unutulmuş bunca cümleyi bir yerden bulup da çıkarmam. Burada böyle bir kapı açmam. 
Cümle kapısı: Kalbin kapısı.

Sonra, sebebi malûm sırrı meçhul, yani bana muamma, tutup bu kapıyı kapatmam. 

Eğer beni okuyanla paylaşım isteği ve daha yakından tanışma beklentisinden değilse, defterimde kalan cümleden kurtulma isteğimden. 

Bir şey değil, yeni bir şey söylemek için. ''

At Üstünde Selçuklular -Muharrem Kesik


Muharrem Kesik
272 sayfa

Arka Kapak'tan..
''11. yüzyıla gelindiğinde Türkler Müslümanlığı kabul ederek batıya göç etmeye başlamış, Selçuklu Devleti'ni kurarak Orta Asya ve Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdi. O döneme kadar İslam dünyasıyla büyük çaplı bir çatışmaya girmemiş olan Avrupalılar, yükselen bu gücün farkına vararak ilk Haçlı Seferleri’ni Selçuklulara karşı düzenlemişlerdi. 

Henüz yeni kurulan devlet, kısa zamanda Haçlılara karşı verdiği mücadelelerin sonunda bölgedeki çoğu İslam toprağına hakim olmuştu. 

Dahası Selçuklular; Batı Anadolu dahil bütün Ortadoğu ülkeleri, Akdeniz sahilleri, Kuzeybatı Afrika, Hicaz ve Yemen'den Rusya içlerine kadar yayılan hakimiyetin, muazzam bir kültür ve medeniyetin temsilcisiydiler. 

“Selçukluların Asya ve Anadolu’daki bu başarısının sırrı neydi?” 

“Haçlı Seferleri’ne karşı ne gibi taktikler uygulamışlardı ki başarıyı elde etmişlerdi?” 

“O zamanlarda bile var olan casusluk faaliyetlerinin Selçuklular neresindeydi?” 

Van Gogh Alive

Dün çok istediğim,Van Gogh Alive sergi'sine gittim nihayet.Her ne kadar yol biraz yorsada,çokca keyif aldım,bol bol fotoğraf çektim,izledim,şaşırdım,sonrasında ise gezdim,gezdim geldim :) 



Sergi Karaköy Antrepo 3'te..Karaköy'den yürüyerek yada Kabataş'tan tramvay ile ulaşmanız mümkün.Ama pratik'lik açısından Kabataş yönünü tercih etmenizi öneririm.

Giriş ücreti öğrenci 8,tam 15 tl..

Giriş akabinde büyükçe bir salon'da birkaç tablo fotoğrafı gördük,herhangi bir yönlendirme olmadığı için biz önce şaşırıp kaldık,bumu yani diye?Neyseki sonra ise sergi'nin olduğu kısmı tesadüfen farkedip içeri doğru karanlık ve bol sesli koridordan yürüdük..Nihayetinde sergi'yi gördük..Sergi büyükçe ekranlara yansıtılan tablo'ların içine alıp götürdü bizi..Atmosfer ve müzik'ler harika'ydı.Genel'de herkes yerlere oturmuş şekilde izliyordu sergi'yi,keşke oturacak birşeyler olsa idi.Yarım saat kadar süren görsel şölen'in yanında Van Gogh'un sözleride bazı ekran'larda paylaşılıyordu,ve bu sözleri okurken epey karamsar olduğunu düşündüm şahsen.Gerçekten sözlerindeki hüzün tablo'lalarınada yansımış gibi idi.

Kalp İçinde Kalp

Bu ara çarpı işi aşk'ı yaşıyorum demiştim ya,işte yine o aşkın ürünü karşınızda :) Geçen hafta yapmıştım,ancak fotoğraflama imkanım oldu..Birde yavaş yavaş işlediğim matruşka var,o da yakında burada olur :)


Aynalar Koridorunda Aşk -Mustafa Ulusoy



Mustafa Ulusoy
240 sayfa

''Aşk insanın kalbini doldurmaya yeter mi?Caddede bir terapist yürüyor; insanları gözlemleyen ve yaşadıkları mutsuzluğun nedenlerini anlamaya çalışan bir terapist. Dr. Mavi, Aynalar Koridorunda Aşkın kahramanı. Hepimizin yaşadığı duygusal karmaşaları tecrübe eden, varoluşun özünü anlamaya çalışan Beyaz, Kırmızı, Gri ve Sarı da. Ve vitrindeki aksini inceleyen yüksek ökçeli kırmızı ayakkabılı kadın, etrafın ilgisini çekmek için sarmaş dolaş gezen sevgililer, önündeki arabayı sollayamayınca kendini değersiz hisseden BMW sürücüsü. Birer varoluş mabedi haline gelmiş kafeler, restoranlar ve buraları dolduran insanlar. Milyonlarca imge. İmgelerde varoluşunu arayan insanlar. Aynada kendini gördüğünü zanneden ama Beyazın söylediği gibi asla görmeyecek olan, restoranda yemek yiyen kadın...Narsistleşmiş benliğin mabedine hapsolup kendi varoluş gerçekliklerinden uzağa düşenler, içlerindeki boşluğu aşkla doldurmaya çalışıyorlar. Peki, aşk insanın kalbini doldurmaya yeter mi? Sonsuz sevilme, değerli görülme ihtiyacını duyan insanın kalbini kim nasıl doldurur? Dr. Mavi, Beyaz, Kırmızı, Gri ve Sarı, rüyaların, gerçeklerin ve aynaların izini sürerek bu sorunun cevabını arıyorlar...'' 

Küçük Prens - ANTOİNE DE SAİNT EXUPERY


Mavi Bulut Yayınları
Antonie De Saint Exupery
95 sayfa

''Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York’ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. Küçük Prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya’ya da uğrayan Küçük Prens Sahra Çölü’nde bir pilotla karşılaşır. İşte olan biteni de bu pilot anlatır bize. Kimdir Küçük Prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? Bu öyküyü dinlerken Küçük Prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz. Küçük Prens’in de dediği gibi “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.” ''