Sevgi'ye Dair..


SEVGİ..

Ne sihirli bir sözcük,ne anlamlı bir duygu..

Dünya varolalı beri yaşanan tüm güzelliklerin anası SEVGİ..

Varolmamızın,aşka dolmamızın..

Bir kalpte 2 olmanın..

Hoş olanı değil sevdiğini hoş bulmanın..

El ele dünya'ya kafa tutmanın..

Sebebsiz yere mutlu olmanın..

Sebebi..



Herşey SEVGİ'yle başlar..

SEVGİ'de buluşur kalpler ve gözler önce..

sonra mutluluk ve neşe saçar etrafına..

sonrasında meyve verir hayata..

meyvesini bi başka sever,yarini bi başka,anne-babasını bi başka..

sonra o meyve büyür birini sever..

kendi meyvesini sunar hayata..

hayat böyle devam eder..

ama hep SEVGİ'yle..



SEVGİ engin bir deniz gibidir..durmadan çağıldar..

SEVGİ koca bir çınar gibidir..büyüdükçe yaprak yaprak açar..

SEVGİ ancak paylaşılınca yaşar..



SEVME'nin,SEVGİ'nin günü olmaz..

hergün SEVGİ'nin günüdür..

ama madem bugün SEVGİLİLER GÜNÜ..

SEVGİ'nizi göstermekten,söylemekten çekinmeyin sevdiklerinize..

bugün sadece sevgililere özel olsada,tüm sevdiklerinizle paylaşın..

hediye almayı ticari kaygı olarak görüyorsanız güzel sözlerinizi mutlaka paylaşın..çünkü onlar tüm hediyelerden değeri..

ve bugün

SEVGİLİLER SEVGİLİ'sini de dualarınızla anmayı unutmayın..


Herkese SEVGİ dolu bir ömür dilerim..




SEVGİLİ'ye not:

Hayatta herşeyin bi sebebi var biliyorum,İSTANBUL'a gelip hiç olmadık bi şekilde seninle tanışmamın,işte bu doğru insan deyip kısa sürede aile olmamızın,yaşadığımız tüm olumsuzlukların,herşeye rağmen kopamamızın..

hepsi SEVGİ'ye dair..

SEVGİ olmasa ''biz''olamazdık..

Bir Ömür Boyu Sevgi ve Aşk'la..

FİONA'n..



İstanbul Oyuncak Müzesi

 


Aslında gitmeden önce hiçbir fikrim yoktu bu güzel mekana dair..hazır okullar yeni yıl tatiline girmişken,yeğenlerime karne hediyesi olarak bir gezi hediye etmek istedim..hem ilgilerini çekecek hemde onlara yeni ufuklar açacak olması benim için önemliydi..kura çekilişimiz sonucu ve bolca merağın galip gelmesi ile kendimizi organizasyon yapar bulduk :) kuramızdaki diğer 2 seçenek sinema ve Dolmabahçe sarayı idi..malum Dolmabahçe bize epey uzak,sinemada bildik bi organizasyon olunca en farklısını seçtiler :)

Öncelikle internetten müze'nin sitesini inceledik birlikte,epeyce ilgilerini çekti..hergün bana sorar oldular ne zaman gidiyoruz diye,dün'de güneşli bir İstanbul günü olunca,hemen hazırlanmalarını söyleyip,eşimle birlikte onları aldık evden..sonrasında önce minibüs sonra tren yolculuğu ile Göztepe'ye vardık..(bu arada yeni banliyö trenlerine ilk kez bindim,harikaymış,bi nevi hızlı tren gibi ) Her ne kadar internetten adresi incelesekde tam olarak yerini bilmediğimizden birkaç kişiye sorduk,sağolsunlar yardımcı oldular ama kısa bir yolu biraz uzatmış oldular :) gidecek olanlara tavsiyem Göztepe tren istasyonunun binasına çıktıktan sonra yoldan karşıya geçip sağdan dümdüz yürümeleri..sonrasında solda hemen karşılarına çıkacak..aslında tren istasyonu civarında tabelaların olmaması büyük bir eksiklik belirtmek isterim bunuda..müzenin sokağına girmek üzereyken 1 tabela var sadece ki onuda görmeye gerek yok..zaten müze girişinde 3 adet zürafa karşılıyor sizi :)

ilk fotoğraflar müze girişine dair..müze girişindeki zürafalar aslında sokak lambası imiş bu arada :)















-

çocuklar açısından ilk intibah oldukça olumlu göründüğü üzere..
 müze girişinde çeşitli tahta oyuncaklar ve hediyelikler satın alabiliyorsunuz..ayrıca müze'nin kurucu SUNAY AKIN'ında kitapları mevcut..

giriş kat'tan itibaren müzede vitrin ve odalar çeşitli temalara göre düzenlenmiş..mesela uzay bölümü,tren bölümü,vahşi batı bölümü..

şimdi bu bölümlerden birkaç fotoğraf :)












aslında ben sussam fotoğraflar konuşsa daha iyi olacak sanırım :) epeyce fotoğraf çekmişim bende :)

müze 3,5 kattan oluşuyor,her bölümde ayrı bir temaya ait oyjncaklar bulunuyor,oyuncaklar oldukça detaylı ve nostaljik..özellikle minyatür işi yapan arkadaşlara harika fikir önerileri mevcut..

müze'nin üst katında tavan arası bölümü bile var..o bölümde bavullar,televizyon ve eski eşyalar bulunuyor..yukarıdaki fotoğraflarda görmek isterseniz :)

her bölüm ayrı bir rüya gibi..yani çocuklara hediye olsun dedim ama en çok beni mutlu etti desem :)

ayrıca yanımda fotoğraf makinesi olmayan bi iki bölüm var fotoğraflamadığım..birinci bölüm tuvaletler..tuvalet'e giden koridor harika,titanic'de gibisiniz..keza tuvaletlerde bile  o kadar hoş detaylar varki çocuklar şaşıp kaldı..fotoğraflamadığım diğer bölüm kafe bölümü..hem bahçesi hemde kapalı bölümü yine oyuncaklar ve nostaljik objeler ile zenginleştirilmiş,ayrıca bahçede Ozmo Çikolata Dünyası vardı..buarada ahşap oyuncakları harçlıklarıyla satın alabiliyor ve boyuyabiliyorlar çocuklar,ama çikolatada olsa hediye gibi hoş olurdu bence..




kısacası gidip görün derim..

birüsürü fotoğraf ekledim ama yinede sitesine göz atın ki daha hoş detayları görebilesiniz..özellikle cafe bölümüne göz atmamazlık etmeyin..

bu arada öğrenci ve öğretmenler için 5 tl
yetişkinler için 8 tl giriş ücreti..


bu hoş mekan için emeği geçen herkesi ama özellikle SUNAY AKIN'I tebrik ediyorum..kesinlikle geliştirilmeli bu müze ve kesinlikle ziyaret edilmeli..her yaşa hitap ediyor çocukluğunuzdan bir günü anımsamak isterseniz mutlaka gidin..

ps:fotoğraflardaki mankenlikleri için ECE ve EDA'cıma teşekkürü bir borç bilirim..

müze sonrası biz biraz yürüyüş,sonrasında yemek faslı yaptık,trene binip yine evimizin yolunu tuttuk..harika bir pazar günü oldu..

umarım okurken sizde keyif alır ve en kısa sürede ziyarete gider,görüşlerinizi benimle paylaşırsınız..



Sevgililer Günü Tac'ı..

Bu aralar aslında epeyce tembelim demişmiydim..canım hiçbişi yapmak istemiyor..tembel tenekeyim yani tam anlamıyla :) ama geçen günlerde ufak bişi yaptım..amatörce ama paylaşmak istedim :) 

 

Gayet geri dönüşüm bir çalışma oldu..kırmızı tüller ve kırmızı keçe kalpler ile dore rengi kurdele'lerin buluşması sonucu böyle bir taç çıktı ortaya..amacı sevgiler günü değildi ama sanırım 10 dk'da,dikmeden yani aslında yapabilirmiyim diye yapılmış bişi..yapıştırıcı ellerime yapışınca biraz keçeleride batırdım ama olsun.. o kadar güvenmişimki kendime ilk falan demedim ekleyiverdim :) yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim :)




                                                                   malzemelerim evden :)

                                                                hediye gelen çiçeğin tülleri..
                                                                           yapıştırıcı
                                                               taç(evdeki taçlardan biri)
                                                              ve yine çiçek kurdele'si :)
         vee 2 adet keçe kalp..ama nerden bulupta sakladım anımsamıyorum ):


-

 iştee böylee...ilk kez taç süsledim..ama çok sevdim..kesinlikle bir an önce malzeme temin etmem gerek :)

bu acemilik ama olsun..daha güzellerini yapıp paylaşmak dileğiyle..

üzerinde bulunan yapıştırıcıları görmeyin ama :) ellerimden bulaştı :)

bu arada çok güzel taçlar süsleyen arkadaşlarımız var..yorum olarak püf noktalarını paylaşırkarsa benimle çok çok mutlu olurum..tabi fikirde belirtinki biliyim güzelmi olmuş çirkin mi :) 

Ölüm ve Barış..

Hayat ne garip değil mi?doğuyor,yaşıyor ve ölüyoruz..yani sıradan bişi aslında da..kimizi 20 sene kimimiz 100..çoğu zaman iyilerde hep erken gidiyor mesela..örnekmi..benim ilk örneğim babam..40 yaşında bile değildi aramızdan ayrılmayı seçtiğinde..

Ama sadece yakınlarımızın erken ölümü olmuyor bizi üzen..bir BARIŞ MANÇO mesela..bir CEM KARACA..bir ZEKİ MÜREN..üretkenlikleri ile bu ülkeye değer katan büyük isimler ve belki niceleri..



Bu isimler içinde belkide içimizi en acıtan BARIŞ MANÇO'nun ölümü oldu..çünkü O çocukluğumuzun kahramanıydı..her çocuk gibi en çok istediğim kendisiyle tanışmak ve programına katılmaktı..ama İSTANBUL'dan çokca uzaktım o zaman..sırf bunun için İSTANBUL'a taşınalım demişliğim vardır uzunca zaman babama..BARIŞ MANÇO ülkemiz için büyük bir değer,bir fenomen..o zamanlarda çocuklara dair ilk programı yapan,değişik ülkelere gidip bizi o kültürlerle tanıştıran ve bugünkü gezi programlarının önünü açan hep o oldu..bizlere ADAM OLACAK ÇOCUK demişti,bugünün geleceği olduğumuzu bildiğinden,ıspanağın faydalarını onunla öğrendik biz..neşeyle şarkı söylemeyide..bağıra bağıra söyledik tüm şarkılarını..BUGÜN BAYRAM dedik,ARKADAŞIM EŞŞEK dedik,DOMATES BİBER PATLICAN dedik,AYI dedik ..ülkemizi sevmeyide ondan öğrendik,farklı kültürleride..istedik ki tüm babalar onun gibi olsun..oysa biz onu böyle severken kendi çocuklarından bile çok sevmiş bizi zaten..ADAM OLACAK ÇOCUK programını izlemezmiş çocukları..kıskanırlarmış..biz onun gibi babamız olsun derken onlar herkesin gibi babamız olsunda,sadece bizimle olsun derlermiş çocukken..BARIŞ MANÇO ülkemizde müzik adına önemli işlere imza atmış bir isim hatta ülkemiz dışında JAPONYA'da en sevilen sanatçılardan biri..JAPONYA konserinde çekilen görüntüleri aslında müziğin ve BARIŞ MANÇO'nun evrenselliğinin resmi gibi sanki..ölümünün üzerinden onca zaman geçmesine rağmen hala şarkıları dillere pelesenk..her biri başka bir diyara götürüyor sanki bizi..ama en çokda çocukluğumuza..en çokda 80 ve 90'lı yılların diyarına..çocuklar için olduğu kadar büyükler içinde özel bir isimdi..kimse onun gibi anlatamadım mesela aşkı,sevdayı,ayrılığı..ilginç benzetmeleri vardı..2 kelime ile anlatırdı demek istediğini..mesela GÜLPEMBE,BAL BÖCEĞİ,UNUTAMADIM,DAĞLAR DAĞLAR,GÜL BEBEĞİM,BEN BİLİRİM..aslında bütün şarkıları ayrı hepsi özel..kendisi gibi..


-

BARIŞ MANÇO'ya dair notlar..

 Barış Manço ya da tam adıyla Mehmet Barış Manço (d. 2 Ocak 1943, İstanbul - ö. 1 Şubat 1999, İstanbul), Türk besteci, şarkı sözü yazarı, gezgin ve TV programı yapımcısıdır. Türkiye'de rock müziğin öncülerinden, Anadolu Rock türünün kurucu üyelerindendir. Müziğe başlangıcı Galatasaray Lisesi'nde oldu. Yüksek öğrenimini Belçika Kraliyet Akademisi'nde tamamladı. Bestelediği 200’ün üzerindeki şarkısı, kendisine 12 altın ve bir platin albüm ve kaset ödülü kazandırdı. Bu şarkıların bir bölümü daha sonra Arapça, Bulgarca, Flemenkçe, Fransızca, İbranice, İngilizce, Japonca ve Yunanca olarak yorumlandı ve Barış Manço, kimi şarkılarını günlük hayatından aldı. “Domates, Biber, Patlıcan”, buna bir örnektir. Hazırladığı televizyon programıyla dünyanın pek çok ülkesine gitmiş, bu nedenle "Barış Çelebi" olarak adlandırılmıştır...


Türkiye'de temel eğitimin beş yıldan 8 yıla çıkarılmasına destek olmak amacıyla eşi Lale Manço ile birlikte İstanbul'un Tuzla ilçesinde bir okul yaptırdı. 1997 yılında inşasına başlanan 30 derslikli Tuzla Barış Manço İlköğretim Okulu 2000 yılında eğitime başladı.

En çok bilinen şarkılarından Gül Pembe, Manço 13 yaşındayken ölen babaannesinin ismidir.

Gittiği ülkelerden topladığı 310 adetlik fotoğraf makinesi koleksiyonu bulunmaktaydı. Bu koleksiyonunu ölmeden önce Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Cağaloğlu'na bulunan Basın Müzesi'ne bağışlamıştır.

1962 yılından itibaren gazete ve dergi arşivi tutmaya başladı. Biriktirdiği sayfaların oluşturduğu cilt sayısı 60'tır.

Barış Manço, mezunu olduğu Galatasaray Lisesi'nin spor takımı Galatasaray taraftarıdır.

Yol Verin Ağalar Beylar şarkısı 1999 Türkiye genel seçimleri öncesinde DYP tarafından propaganda parçası olarak kullanıldı. Bu nedenle parçanın radyo ve televizyonda yayınlanması seçim yasakları kapsamında TRT tarafından seçime kadar yasaklandı.


-

Kendisini anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kaldığı büyük sanatçımızı saygı ve rahmet'le anıyoruz..12 yıl olmuş onsuz geçen ama aslında hep onla dolu..mekanı cennet olsun..

Gönlümüze dokunan şarkıların ile hep oradasın BARIŞ ABİ.. 


 -
 


 -

 


 SEVGİ VE ÖZLEMLE..

BARIŞ MANÇO ile ilgili daha fazla detay edinmek isterseniz burdan..TIK TIK..