Seramik Balık ve Güllü Saç Bandı

Bu balık ilk çalışmalarımdan biri..pek öyle güzelde bişi değil ama nedense paylaşmamışım blogta,e madem ben süslemiş püslemişim,hemde ilk'lerimden biri bi arz-ı endam etsin dimi o da blogta :)





Gerçi balığı mutluluk post'umdan hatırlayabilirsiniz..hatta gerçi saç bantınıda aynı post'tan hatırlayabilirsiniz..


Fotoğrafta pek saç bandı gibi durmasada elimdeki tek fotoğrafı bu..kumaş gül ve zigzag'lı bir kumaş şeklinde..






kendiside deneysel bi çalışma diğer çalışmalarım gibi :)

Bu arada İsmek'in Ahşap Boyama ve Dekoratif Ev Aksesuar'ları Hazırlama kurslarına yazıldım..artık gelsin ben yaptım postları :)




Pratik Tarhana..

TARHANA en sevdiğim lezzet'lerden biri..her daim yemekten keyif alırım,hatta çocukken çoğu zaman kahvaltı olarak Tarhana içerdik biz :) bu harika lezzet aslında çoğu yörede farklı malzemeler ile yapılıyor ama sanırım genelde alınan tad aynı..kısmen daha pratik bir tarifi sizlerle paylaşmak istedim..zamanı kısıtlı olanlar için oldukça yapılası..


Malzemeler:


5 kg un
1 kg biber salçası
2,5 kg yoğurt
1 ekmek hamuru (hamurun mayalanmasını sağlamak için)
İstenirse soğan yada baharat'ta eklenebilir..ama biz sade haliyle daha çok seviyoruz..


Hamur bu kıvam'da olmalı..(yoğrulma aşamasını fotoğraflamadığım için görseli deviantart'tan alıntıladım)




Yapılışı:
Fırın'dan aldığımız ekmek hamuru'nun üzerine un,yoğurt ve salçayı ekleyerek yoğurmaya başlıyoruz..hamurumuzdaki tüm malzemeler homojen olarak dağıldıktan sonra üzerine bir bez örtüp,temiz kuru bir yerde beklemeye alıyoruz,ekmek hamuru mayalanmayı sağladığı için arada gidip kontrol ediyor eğer kabımızdan kabarmaya başlamıssa biraz yoğuruyoruz..günde birkaç kez kontrol etmemiz yararımıza olur..bu kabartma işlemine 3 gün boyunca ara ara yoğurarak devam ediyoruz..4 gün sonunda hamuruzu temiz bir bez üzerine parça parça seriyoruz..2 tarafınında kurumasını sağlamak amacımız..arada alt üst çevirerek yine 2 gün kadar bekletiyoruz..2 gün'ün sonunda hamur zaten elimizde ufalanacak kıvama geliyor..biraz elimizde ufaladıktan sonra,mutfak robotu yada delikli bir süzgeç'ten süzerek un ufak kıvama getiriyoruz..bu şekilde de 1-2 gün bekletip,kuruduğundan emin olup,bez bir torbaya koyuyor ve canımız istediğinde afiyetle yiyoruz :)






NOT:TARHANA un ufak olduktan sonra çok fazla bekletilirsede kaskatı olabilir..o açıdan beklemeyi iyi takip etmek gerek..


Pişmiş hali bir sonraki post'a :)


salça yerine biber'de kullanılabilir..ama ne kadar bilmiyorum..anneme sormam gerek :)


Yapanlara,yiyenlere afiyet olsun :)

Mutluluk..

Hafta sonu mutluluk ne diye düşündüm durdum..sonra fotoğraflar'la anlatsam daha uygun olur dedim..bastım deklanşöre..Bakalım bence neymiş mutluluk..




                                             Mutluluk..Çocuk yüzlerindeki gülümseme demek..



Mutluluk..evdeki ve bahçedeki çiçeklere aşk'la bakmak demek..



Mutluluk..evindeki objeleri hergün daha bi sevmek demek..




Mutluluk..amaçsızca denemeler yapmak demek..



Mutluluk..dize'ler arasında kaybolmak..ve hep kendi dize'lerini kelimelendirebilmek istemeyi istemek demek :)



Mutluluk..uyduruk tariflerle harikalar yaratmak demek..



Mutluluk..Aşk'ın her daim varolduğuna inanmak ve her gün aşk'la bakabilmek demek sevdiğinin gözüne..


Yitirilenleri özletsede hayat..hergün ona layık olabilmeyi dilemek ve hep mutlu ufak bir aile olma hayalini kurmak
demek..






Çocuğunuz İnternetteyken Gözünüz Arkada Kalmasın!







Hızla dijitalleşen dünyaya çocuğunuzun da ayak uydurmasını ve bilinçli bir internet kullanıcısı olarak yetişmesini isterken, güvenlikli bir site bulamadığınız için gözünüz arkada mı kalıyor? O halde en kısa zamanda Tipeez.com’u keşfetmenizi öneriyoruz. Çünkü 1.000.000 çocuk her gün Tipeez’de buluşuyor!

Güvenlikli alt yapısı, çocuk ve gençlere yönelik birbirinden farklı ve eğlenceli faaliyetleri ile Tipeez.com, Türkiye’nin en çok tercih edilen çocuk ve gençlik portalı. 7-14 yaş arası çocuklar Tipeez.com’da güncel haberleri takip ediyor, birbirinden eğlenceli oyunlar oynuyor, hediyeli yarışmalara katılıyor, kendi makalelerini yazabiliyor, kişisel ajandalarını tutabiliyor.

Tipeez, güçlü güvenlik önlemleri, ebeveyne kontrol yetkisi sağlayan özel sistemi ve çocuklara kişisel bilgilerini açıklamadan veya kaba bir dil kullanmadan kendi yaş grubuyla konuşma özgürlüğü veren patentli programıyla, Türkiye’deki her iki çocuktan birinin ve ebeveynlerinin tek tercihi.

Sizleri de, Tipeez'i çocuklarınızla birlikte keşfetmeye ve sitenin size sunduğu imkanlardan yararlanmaya davet ediyoruz: www.tipeez.com


Bir bumads advertorial içeriğidir.

Hsg Deneyimi..

Esasında sağlık sorunlarıma dair pek yazmak istemiyorum blogta ama bu konu bence çok önemli..benim gibi kararsız kalanlar,korkanlar varsa diye bi kaç şey paylaşmak istedim..

HSG yani Histerosalpingografi yada daha anlaşılır dille rahim filmi..Çoğu zaman gebelik oluşmadığında,yada farklı sorunlardan ötürü isteniyor..benim geçen sene hem bebeğimi kaybedip,hemde ameliyat olduğumu göz önüne alırsak zaten çekilmemem kaçınılmazdı,ama erteliyordum hep yaşadığımı olumsuzluklardan dolayı..en son gittiğim doktor'da çekilmelisin dedikten sonra araştırmaya başladım..




Çok kötü şeylerde okudum,korktum epeyce..ama kaçarım yoktu..nedir?nasıldır? okudumda okudum..sonra çeşitli forumlarda hakkında çokca iyi yorum bulunan bir görüntüleme merkezi buldum..uzaktı ama acısız olması,doktorların rahatlatıcı konuşmaları gibi artı'lar bu uzaklığı hiç dert etmemi sağladı..hafta içi randevumu aldım..İstanbul'un karşı yakasında oturduğum için bana ters olabilecek bu görüntüleme merkezi,isterseniz servisimiz alabilir sizi dedi..ortak bir noktada buluşup,kapısına kadar götürüldüm..sonra yine aynı şekilde anadolu yakasında istediğim yere bırakıldım..

Görüntüleme merkezine gittiğimde oldukça heyecanlıydım,serviste bulunan başka bir bayan ben lavabodayken içeri alındığından beklediğim 10 dakika bana 10 asır gibi geldi :) sonra adım söylenip sıra bana geldiğinde hemşire hanım'ın güler yüzüyle biraz rahatladım,üzerime önlük giydim..doktor bey ve hanım rahatlamam için ellerinden geleni yaptılar,biraz sohbet ettik..sonrasında doktor hanım beni sedye'ye aldı ve yapacağı işlemi anlatmaya başladı,heyecanlıydım ama sonra hepsi uçup gitti..normal muayne'den tek farkı ilaç enjekte edilirken oluşan hafif bir ağrı oldu,sonrasında görüntüleme makinesi tarafından filmler çekildi,hatta hepsini izledim monitör'den ve doktorlarımla sohbet ettim ne nedir diye..yaklaşık 3-4 dakika süren işlemden sonra hemşire hanım'ın yardımıyla sedye'den kalktım,içeri gidip üzerimi giyindim çıktım..ödemeyi yapmaya gittim,rapor'um benden önce gelmişti..

Uzun süredir kendimi nasıl olacak diye boşuna yiyip bitirmişim meğer,gerçekten dedikleri gibi 2 dakika sürdü ve çok çok az bir ağrı hissettim..demem o ki korkmamak gerek..herkes aynı şekilde yaşamayabilir,herkesin ağrı eğişide aynı olmayabilir ama en önemlisi kişinin kendini rahatlatması ve tabiki işinin ehli bir doktor tercih etmesi bence..

Nereye gittin derseniz RADYOTOM-RADYOMAR Fındıkzade..Çok korktuğum bu işlem'i güler yüzleriyle,hastayı anlayan yaklaşımlarıyla kısa sürede sorunsuzca atlamamı sağladıkları için kendilerine ayrıca teşekkürler..

O kadar sorunsuz geçti ki sonrasında Kadıköy Cuma Pazarına bile gittim :)

Madem o kadar şey yazdım sonucunuda yazayım gayet iyiyim,hiç bi problem yok :)

Foto Kaynak: Deviantart






Doğadan 7 Otlu..

Dün elime ulaşan bu paket Doğadan Çay'dan..kendileri ara ara yeni çıkan ürünlerinden denenemiz için gönderiyorlar..daha önce gül'lü ve bergamot özlü olanlar gelmişti ama niye yazmadım bilemedim şimdi :)








Çay konusunda aslında yeniliklere pek açık biri değilim,ama faydası için bitki çaylarını tüketmeyi seviyorum..bu çay'ında oldukça fazla faydası olduğu yazıyordu broşür'de sizinle paylaşmak istedim..


Neler mi o faydalar?


*Kilo kontrolüne yardımcı ( ki bence en büyük +'sı )
*Sıvı atımını kolaylaştırıyor.
*Metabolizma'yı hızlandırıyor.


İçeriğinde'de kiraz sapı,biberiye,kekik,yeşil çay,mate,ısırgan ve funda yaprağı bulunuyor..Daha önce denediğim form çay'larından daha içilebilir buldum ben kendisini,oldukça aromatik bir kokusu var,tad olarak ise şekersiz içmeme rağmen hiç zorlanmadım diyebilirim..hafif aromatik tatlar geliyor ama rahatsız edici değil..hasılı kelam sevdim kendisini..günde birkaç bardak içebilirim..






Bitki çay'ı seviyorsanız ve kilo kontrolü ile ilgili sorunlarınız varsa bu çay birebir..uzun süreli deneme niyetindeyim,işe yarayıp yaramadığını yazarım daha sonra..


Doğadan'a çok teşekkürler..müşteri memnuniyetini önemsediği için..


Not: Bu bir tanıtım yazısı değildir..Sevdiğim tatları yada ürünleri sizlerle paylaşmak,sizi onlardan haberdar etmek adına yazdığım yazılardan biri'dir..


Sevgiler..

Eğitim Hayatımın Özeti..

Sevgili Demet'in bu yazısı aslında uzun süredir aklımda olanları kelimelendirmiş sanki..Bende bu yazı'dan feyz alarak birşeyler karalıyayım istedim..


Okul'lar açıldı malum..her yer defter,kalem ve kırtasiye ürünleri ile dolu..nereye baksak çanta,suluk..nereye baksak küçük çocuklar,anneler,babalar,listeler..


Okul aşkı yarıda kalmış biri olarak(üniversite'ye gidememden dolayı)her yıl yeğenlerimin alışverişi ile kendimi kandırıyorum,bazen gidip kapağına bayıldığım defterler,mis kokulu silgiler alıyorum kendime..ne yapacaksam evde :) ama o haz bile yetiyor insana..arada yeniden okula başlamayı düşünüyorum,keşke diyorum yeniden çocuk olsam..elbet bi gün üniversite'ye gideceğim de bu kocaman halimle hello kitty'li defterler eşliğinde pek komik olur sanki :)


Ben ilkokula bir kasaba'da başladım..%90'nın akrabamız olduğu bir kasaba'da..pek yabancılık çekmedim,hatta öğretmenim bile uzaktan akrabam idi..ama küçük bi yer olduğundan imkanlarda kısıtlıydı genelde..hiç bu defteri beğenmedim şu olsun deme şansım olmadı,ne alınsa razıydık biz..kalem'ler hep sade'ydi mesela..ama o heyecanı yaşamak hepsine bedel'di..o zaman en büyük zenginlik göstergesi (tabi çocuk gözü ile) Monami Pastel Boya'lar idi..sanki çantasında bu boya'dan olanlar başbakan çocuğu gibi gelirdi gözümüze :) ama yinede hayıflanmazdık,bizede alırdı aile'miz..Monami olmasada bi başkasını..belki biz  böyle şeylere takılmazdık pek,belki o zaman daha kolaydı mutlu olabilmek..






5.sınıf'a geçtiğim yaz..o kasaba'dan başka bi yere taşınacaktık..babam'ın emekli olmasına az kalmıştı ve ilk defa bir ev sahibi olacaktık..hüzünlenmiştim,istememiştim..doğduğum büyüdüğüm yerden,tanıdığım bildiğim insanların içinden başka bi yere gitmek zor gelmişti bana..sudan çıkmış balığa dönmüştüm..ama yinede nerden bilebilirdimki daha kötüsü olacağını..o yıl yeni evimize taşınmış,yeni okula başlamıştım..genelde suskun yapımdan dolayı pek arkadaşım olmasada alışmıştım yinede..ta ki aralık ayında babam'ı kaybedene kadar..işte o zaman hayatımdaki en büyük boşluk,en büyük hüzün çöktü içime..okula gidip geliyordum ama nasıl..


Hayat bu ya insan her acıyı gömüyor kalbine..sonra aynı okulda ortaokul'ada gittim..ama bi yanım hep eksik..artık o cicili bicili defterleri,kalemleri alabilme şansım vardı..ama hiç istemedim bu kez..erkek olmaya karar verdim :) en yakın arkadaşlarım hep erkekler oldu,kabadayı misali dolandım durdum etrafta..


Lise'ye başlarken yine bir dizi talihsizlik yaşadım..orası burası derken..aslında hiçte istemediğim bir okulun düz lise bölümüne kayıt oldum mecburen..olmasaydım 1 yıl kaybedecektim..keşke etseymişim diyorum şimdi..neyse..işte büyümüş halimle bu kez,ilk kez biraz daha kız gibi düşünmeye başlayarak kendimi karikatür'lü,renkli kırtasiye ürünlerine boğdum..öyle ki hergün kırtasiye'ye uğramak tutku olmuştu bende..hatta çoğu zaman yol paramı dosyalık,klasör gibi şeylere değiştim..


Lise'nin 1.yılı bitip 2.sınıf'a geçtiğimde yıl 1999..ve İzmit'teyim bu zaman zarfında..ve 17 ağustos..yıkılan okulumumu,ölüp giden arkadaşlarımı mı hangisini anayım şimdi?o yıl okula çadırlardan gittiğimizi mi? nihayetinde o yıl gittik ama nasıl?hiçbirimizin psikolojisi normal değildi ki..ne öğretmenler,ne biz..nasıl başladı,nasıl bitti bilemedik..yıl 2000..yine okul değiştiriyorum..bu kez İstanbul'dayım..lise'nin 3.yılı'nı bu kez sadece bitirmek için giderek bitiriyorum..


Tabii yine defterlere,kalemlere doyamadan :) sonra dershane'ye gidiyorum,üniversite kazanıyorum ama gidemiyorum..uzaklığından..babasız olmaktan ve bir anne'nin kalbindeki korkulardan..


Sonuç bahtsız bir eğitim hayatı :) Doyulamayan kırtasiye aşkı..


İşte bu da benim eğitim hayatımın özeti..Demet'in aksine her eylül bunlar gelince aklıma sinir oluyorum o ayrı :) ama bir gün gideceğim o üniversite'ye..tabi önce halet-i ruh-i'yeme bi ayar çekmem gerek :)


FOTO: Gülin 4.sınıfta mavi önlükle:)



Kahve Kokulu Hatıralar..

Yapı itibariyle nostaljik bi insanım..ama şimdiki vintage merağıyla ilgisi yok bu durumumun..belkide üzerine yaşanmışlık sinen şeyleri seviyorumdur kimbilir..yada anılarımı taze tutmayı..


Mesela en çok sevdiklerim eski fotoğraflar..bazen kim olduğunu bilmediğim insanların fotoğraflarına bakarım uzun uzun..hayal kurarım,birine benzetmeye,ruh halini çözmeye çalışırım..






En sevdiklerim arasında bir de hala varolup da geçmişin tadını veren şeyler var..hala varlar ama nedense bana hep geçmiş zaman'ı yaşatır gibi gelirler,şimdiki zaman'dan çok..örneğin;kağıt helva,macun,lokum,akide şekeri,leblebi tozu,uçan balon,dönen salıncak,radyo..bir de türk kahvesi..


Mesela ne zaman bir uçan balon görsem pır pır eder yüreğim,onunla uçasım gelir sonsuz maviliklere..ne zaman vapur'a binsem kağıt helva yiyesim gelir,ne zaman bayram olsa aklıma lokum,akide şekeri,leblebi tozu gelir..ne zaman bir lunapark görsem ilk ve tek binilecek olan dönen salıncak'lardır..ne zaman hüzzam bir şarkı duysam,içimden eşlik eden ses'in yanına illa eski bir radyo ararım..sanki şarkı ondan daha samimi gelir..daha bi  ben olurum..ne zaman taze kahve koku'su alsam,sıcak sıcak yudumlasam çocukluğumun büyükleri gelir gözümün önüne..gözümde hep bilge,sevecen ve her daim kendi olmaktan mutlu insanlar'dır onlar..


Bu yazıyı neden yazdım pek'de bilmiyorum aslında,oysa yazacağım çok farklı şeyler vardı sanki aklımda..yinede geçmişimle hasbihal ederken sizde ortak olun istedim bu kahve kokulu güzel hatıralara..


Görsel Kaynak :Deviantart

Yazarkafe'ye Teşekkürler..

HÜRRİYET'in içerik gönderme platformu YazarKafe'yi sanırım bir çoğumuz tanıyoruz..tanımayanlar için blog içeriklerimizi gönderdiğimiz,karşılıklı iletişim esasına dayalı bir sistem diyeyim :) yada sizi burdan alayım tık tık..


Her zaman olmasada Yazarkafe'ye ara ara içerik gönderiyorum ve olumlu geri dönüşler alıyorum..ayrıca Yazarkafe ve Bumerang'ı Facebook üzerindende takipte olunca çeşitli sürpizlerden ilk haberi olanlardan oluyorum..


Geçen hafta Yazarkafe Facebook sayfasında,Yazarkafe'ye yemek içeriği gönderenler ve linkini paylaşanlar için imzalı bir kitap hediyesi vardı..SAHRAP SOYSAL'dan SALATALAR VE MEZELER kitabı..bende meşhur FİNCAN KEK'imi hem Yazarkafe'ye hemde linkini facebook sayfasına gönderdim ve kazananlardan oldum..adres bilgilerimi paylaştığımın ertesi günü'de kitap elime ulaştı..






Hala hayata geçiremediğim yemek blog'umda deneyebileceğim çok hoş tarifler barındıran bu kitabı çok sevdim,tarfifler ve fotoğraflar harika..teşekkürler Yazarkafe :)

Sakarya Notları 2

İlk günü anlattığım bu post'tan sonra..hep birlikte diğer kuzen'in evine doğru yola koyulduk..onu da evden alıp meşhur Çark Caddesi'nde biraz gezip,sonrasında tekrar ayrılarak biraz gezip..önce Çark Mesire ve Lunapark'a,sonra yine Kentpark'a gittik..


Yine bol bol fotoğraf çekip,akşam yemeği için evin yolunu tuttuk..Bu arada sayımız arttıkça arttı..Ben Taraklı'ya gitmenin yollarını araştırdım ama kalabalık olunca vazgeçtim,en kısa sürede hatta bayram'dan önce gidip gezmeye karar verdim..


Bu arada yine bir de yakın çevredeki aile dostlarımızı ziyaret ettik..evlerine ve Sakarya'daki bir çok evin büyüklüğüne,doğayla iç içe oluşuna,güzelliklerine hayran kaldık..


Akşam olunca hep birlikte tekrar Kentpark'a gittik :) daha sonradan gelenlerimizde görsün diye..buarada ben uçan balon'larla aşk yaşadım..çocuk gibi koluma bağladım,sonra elimden kaçırdım..epeyce eğlendik..


Ertesi gün mükellef bir kahvaltı yapıp,arabaya sığmayanlar olarak biz tekrar tren'in yolunu tuttuk..önce öneri olarak bana söylenen mekan isimleri olan Last Point ve Rastaban'ı gördük tesadüfen'de olsa sonra Islama Köfte'cinin yolunu tuttuk..Yemeğimizi yedik,biraz daha Çark Cadde'sini gezip,tren'e bindik..


Bu arada Last Point,Rastaban,Orman Park ve Taraklı bir dahaki Sakarya seferinde ziyaret edilecek..zaman kısıtlaması olunca böyle oldu..esasında pek bişey yapamasakda çokca eğlendim..hatta o kadar iyi ağırlandım ki her haftasonu gidesim var :)


                                                                    Şimdi fotoğraflar..




                                            
                                     Meşhur Çark ve Hikayesi,balon'lar ve ıslama köfte..




Aslında daha epeyce fotoğraf var ama çokca kişisel fotoğraf'a boğmak istemedim sizleri..bu paylaştıklarımı beğenirsiniz umarım..

Ufakda bir serzeniş'te bulunayım hadi..
Islama Köfte'si ile meşhur bir şehrin neden en merkezi caddesinde bir tane bile bu tarz bir dükkan bulunmaz bir de neden uçan baloncu'lar çocukların çokca bulunduğu yerlerde satış yapmaz anlayamadım..zor oluyor şehir merkezinde herkesler bakarken satın alması..böyle koca koca insan olsakda alamazmıyız,sevemeyiz balonları :)



İmkanınız varsa gidip gezmenizi öneririm,tren'le biraz uzun sürüyor ama geze geze harika manzaralar eşliğinde pek anlaşılmıyor bile..

Ki Sakarya'ya kadar arada bir sürü gezilip görülecek yerler var..Maşukiye,Sapanca,Kırkpınar..

İyisimi İzmit'ten başlayıp Sakarya'ya kadar bir gezi programı yapın,yapalım en kısa zamanda :)

Sevgiler..

Sakarya Notları 1

Eveett..sıra geldi geçirdiğim 4 güzel günü sizlerle paylaşmaya..


Efenim ziyaret edilecek 2 kuzen olunca çarşamba'dan gitmeyi daha uygun bulduk,burada'da anlattığım gibi keyifli bir tren yolculuğundan sonra istasyon'dan alınıp Erenler'deki evin yolunu tuttuk..yanımda ablam ve 2 yeğenim ile..ziyarete gittiğimiz kuzenimin'de 2 ufaklığı olunca..4 çocuk koşturması ile geçen eğlenceli 2 gün yaşadık..


İlk günü evde geçirip,ikinci gün önce diğer kuzenime çay'a daha sonra çocuklarla zaman geçirebileceğimiz Kentpark'a gittik..sonra akşam yemeği için balıkçı'ya..


Tabi bu arada bana çok uzaklardan gelen Türk turist muamelesi yapıldı o ayrı :) fotoğraf makine'mle yaşadığım aşktan mütevellit olarak :)


Eveeett..şimdi gelsin fotoğraflar..


                            İlk fotoğraflar..Adapazarı tren istasyonu ve Kentpark bölümünden..




İkinci fotoğraflar..Çocuklar ve balıkçı bölümünden..



2.bölüm'de diğer 2 gün'den notlar ve fotoğraflar olacak..Ayrıca fotoğraflar'da gördüğünüz o büyük çark'tan ve özelliğinden bahsedeceğim,tabii bir de ıslama köfte'den..

Umarım keyif alırsınız okurken..

Sevgiler..

Fincan Kek..

Aslında uzun zamandır merak ettiğim bir tarif'ti..bugünde tv'de benzerini görünce dedim deniyeyim bi :) tarif araştırırken cahide jibek'in fincan pastasına rastladım,esasında o tarifi baz alarak yapacaktım ama 2 yumurta bana fazla geldi..




Hemde ilk deneme kek şeklinde olsun sonrasında pastacıkları yaparım diye düşündüm..tarifi burdakine sadık kalarak yaptım..


Malzemeler 

- 1 yumurta
- 1 çay bardağı süt
- 1.5 çay bardağı şeker
- 2 çay bardağı un
- 2 yemek kaşığı kakao
- 1 paket vanilya
- 1 paket kabartma tozu






Malzemeleri karıştırdıktan sonra yağlanmış fincan'lara döküyoruz..Sonra fincanların yarısına gelecek şekilde su doldurup üzerini bir bez ve kapak'la kapatıyoruz..önce orta ateşte su kaynayana kadar pişiyor,sonrasında ocağı en kısık seviyeye alıp 15 dakika daha pişiriyoruz..15 dk sonra ocağı kapatıp 15-20 dk daha soğuması için bekletiyor,sonrasında afiyetle yiyoruz :)




Tarifin benim uyamdığım bir kaç püf noktası var onlarda acemiliklerim olsun..Ama sizinle paylaşacağım tabi..


Pişmiş halleri bu şekilde..




Hem pişmiş hem soğumuş halleri ise böyle..



Belki biraz daha bekleseydim daha düzgün şekilleri olurdu..Ama olsun böylede sevdim ben onları :)

Tarife özel püf noktaları:

*Fincan'ların içini sıvıyağ değil tereyağı vb. yağlarla yağlamak bence daha iyi sonuç verir..

*Fincan'ları koyduğumuz tenceredeki su ılık olmalı ve üzerinin havlu yada benzeri bir bezle kapatılması gerektiği unutulmamalı..

* Tencere kapağı belirtilen süre içersinde açılmamalı,ancak soğuduktan 15 dk sonra açılmalı..

* Soğumayı beklerken sabırlı olmalı birkaç dakika daha beklenmeli..

Ben bunların hiçbirine uymadım o ayrı..ama uyarsanız sizin kekleriniz benimkilerden daha güzel olur emin olabilirsiniz..

Umarım dener ve beğenirsiniz..Hepimize afiyet olsun..

Tarifleri paylaşan arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ederim..

Sevgiler..

Selesta Life..

Uzun süredir bu başlığa dair post girmemiştim..Ama öyle bir krem keşfettim ki önermeden edemedim :) Daha önce gittiğim alışveriş merkezinde kiosk'larından denemem için ellerime dokundurulmuştu..kokusuna ve elde yarattığı hisse hayran olmuştum..bu kez bayram alışverişi yaparken büyük boyunu aldım :) hatta daha ekonomik diye set olarak aldım :)




İşte kendileri..İzmir'de üretiliyor ve yanılmıyorsam % 100 Türk Malı..Zeytinyağı ve E vitami'ni özlü..fiyatı 11 tl..ama ben set aldığım için hepsi 20 tl :) firma'yı yakından tanımak isterseniz burdan tık tık..yakında online satış mağazalarıda açılıyormuş,bu çok güzel bi haber :) hatta baktım şimdi açılmış :) burdan bakın isterseniz tık tık..






Aldığım set şu şekildeydi..

2 sabun,1 bakım kremi,1 sıvı sabun,1 küçük nemlendirici..


Sabun her yıkadığımda yüzümü bebek gibi yapıyor..zeytinyağlı ürünlere ön yargımı sona erdirdi desem yeri..Krem'e ve kokusuna hayranım,ilk fotoğraftanda anlamışsınızdır ne kadar sevdiğimi :) küçük nemlendirici çantada taşımak için ideal..ama büyük boy kadar hoş kokmuyor..büyük çanta ve büyük krem şeklinde dolaşacağım artık :)

Set'den ayrı olarak bir de şampuan'ını aldım fakat henüz denemedim..Bu ara saçlarımı güçlendirecek ve ayrıca bitkisel olacak ürünlere takmış durumdayım..Satış görevlisi ilk bir kaç seferde saçlarımın karışabileceğini ama sonrasında çok rahat taranacak kıvama geleceğini söyledi..

Şampuan'ım boyalı saçlara özel bakım şampuanı..farklı çeşitleride var sanırım..iyisimi siz sitesine bi göz atın :)



Bende en kısa zamanda deneyip ona dair yorumlarımıda paylaşacağım..Ama diyeceğim o ki bu ürünleri özellikle bakım kremini mutlaka deneyin..

Daha önce denemiş yada yazımdan sonra deneyen olursa yorumlarını bekliyorum..

Sevgiler..

Mis kokulu...


Eylül..

Eylül..
Bir başlangıcın sonu gibi sanki...Yaz gelip geçiyor,sıra Eylül'e geliyor...Oysa Yaz eğlenceli zamanlar demek,Bahar umut,Kış biraz kasvet..Ama Eylül Sonbahar..adı üstünde son..biraz kasvet'li kışa hazırlanış..biraz içe dönüş..biraz hüzün,biraz hazan..


Eylül..
Kuru bir yaprak..Küflü bir toprak kokusu..Eski fotoğraflara bakmak gibi biraz..Naif bir yanını öğrenmek sanki içindeki kırık kalbin..O kalbi ellerinin arasında yağmurlara tutmak,arındırmak,güçlendirmek belki..Kış'a buz kesmesini önlemek..Bahar'a yeniden umutla,Yaz'a yeniden mutlulukla kavuşturabilmek..








Eylül..
Dışarıda sarı kar'lar demek..Bir yanı yaprak dökerken,bir yanı bahar bahçe olmak..Bir insan kadar duygulu..belki de sırf bu yüzden insanlara en yakışan ay ismi..fonetiği,hatırlattıkları farklı bir ismim olacak olsa ya Eylül olmalıydı ya Hazan..Aslında çoğu zaman 2'si aynı şey demektir ya..


Eylül..
Hayatım boyunca hep önemli olayların arifesi..bir başlancıgın 5 yıl önceki ve bir sonun tam 18 yıl öncesi..o başlangıç düşündüğüm kadar mutlu etmedi beni belki,ama yinede umut ediyorum çok yakında yaprak döken yanımın bahar bahçeye döneceğini..Ve o son'un acısının içimde hep büyüsede aslında küllendiğini..İnsan herşeye alışabiliyor,kanıksanabiliyormuş ne garip..


Eylül..
İçimdeki hüzünlü şarkıların ses'i..Sararmış yaprakların rüzgar'larıma karışıyor her gün sanki..ve ben sana,sen bana..naif,kırılgan,kaderiyle başbaşa..biraz benim gibisin..biraz da ben senin gibi..belki de ben sensin,belkide bu yüzden bu denli seviyorum seni..


Eylül..
Hüzünlü Güzel..Hüzünle Güzel..