Mutlu Yıllar..2011

-

VEE ŞİMDİ GERİYE DOĞRU SAYIYORUZ..4..3..2..1..İŞTE 2011..

HERKESE SEVDİKLERİYLE BİRLİKTE MUTLU,HUZURLU,SAĞLIKLI,BOL PARALI BİR YIL DİLİYORUM..

BU YIL BÜTÜN GÜNLERİNİZ YENİ YIL TADINDA GEÇSİN..

SEVGİLER..

PS:otomatik bir posttu,bu post yayınlandığında ben cümbür cemaat aile şeklinde tombala,koşuşturma şeklinde olacağım :) 

Şah & Sultan..

Uzun zamandır kitaplara dair bir post yazmadım diye kızıyordum kendime..neyseki aslında bi çırpıda okuyabileceğim ama tembellikten beni bir köşede sessizce bekleyen kitabımı az önce bitirmiş oldum..aslında başka bir kitap okuyorken konusunun bana cazip gelmemesinden ve çokca merak ettiğimden bu kitaba geçtim..kendisi İSKENDER PALA'nın ŞAH & SULTAN kitabıydı..bir tarihsever olarak bayıldım tek kelimeyle..

-


zaten İSKENDER PALA ağır bir dili fakat akıcı hikayeleri olan bir yazardır..severek okudum diğer kitapları gibi hatta bu konuda okuduğum benzer bir kitap olan 2 HÜKÜMDAR 1 KADIN kitabı ile başta paralel giden ama sonrasında aynı hikayeyi farklı dillendiren yapısı oldukça kafamı karıştırdı,öyle ki İSKENDER PALA'ya bi şekilde ulaşıp sorsam diye düşündüm..ama nasıl ulaşabilirim bilmiyorum..sadece DİVAN EDEBİYATI ŞAİRİ olmasından ötürü bile bana daha inandırıcı geldi İSKENDER PALA'nın hikayesi..ve sonuç zalimde olsa insan tarafına aşık oldum ben YAVUZ SULTAN SELİM'in :) 

kitap'ta konu edilen ALEVİLİK-SÜNNİLİK konusunda oldukça farklı yorumlar yazılmış kimi kitabı övmüş,kimi yerden yere vurmuş..yazarın bu konudaki görüşü ne bilmiyorum açıkçası,ben bu kitabı bu açıdan okumadım hiç..o bölümler benim kafamda sadece hikaye'ye destek verdi..bu konuda ahkam kesecek değilim sadece AŞK'ı anlatan ŞAH'da olsa,SULTAN'da olsa,onlarında bir insan olduğunu hatırlatan bir kitap olarak okudum ve çok keyif aldım..

 tavsiye ederim..

Magrip-Maşruk

Hayat denilen şey anlık olaylardan ibaret aslında..bir insanın doğması,yaşaması yada ölmesi sanki dudak arasında 2 kelime gibi..ol denilen oluyor..doğ deniyor bazı meleklere doğuyorlar,öl deniyor bazı canlara ölüyorlar..biz henüz yaşa kısmındayız ama kimbilebilirki yarın yada 1-2 dk sonra geri dönüp bakmaya fırsatımız olacak yaptıklarımıza..


Bugün babam öleli 17 yıl oluyor..hayatımda 17 yıllık bir boşluk ve ben büyüdükçe o da büyüyor aslında..acısının,yokluğunun kelimelere sığması imkansız..hala çocuk yüreğim onun sıcaklığını arıyor,sıkı sıkı sarılıp kalbinde ağlamak istiyor,elimi tut,beni koru,yardım et demek istiyor..diyor da hatta o da duyuyor da..ama bize kalan sadece bi hayale sarılmak oluyor..10 yaşındaydım oysa..şimdi bakıyorum benim babamı kaybettiğim yaşta olan çocuklara..o kadar uzaklar ki bu ciddiliklerden..ölüm ne bilmedim ben hiç..bildiğim ilk ölüm babam'dı..o da her ölüm gibi zamansızdı..ne yapacağımı bilmez hallerde idim senelerce,sandım ki insan kavga ederek korur kendini hayattan,haksızlıklardan..deli gibi kavga ettim hayatla ve kendimle..kendimi korumayı öğrendim dikenlerimle..ve dikenlerimi gören herkes köşe bucak kaçtı benden..oysa özümde iyi bir çocuktum..bakmayı bilene..


Babam benim gülen hatıralarımın sembolü..mutlu çocukluğumun..hayatın en umarsız döneminin biricik kahramanı..o olmasa bu kadar anlam kazanmazdı belki de bu ruh bilmiyorum..her baba-kız ilişkisi özeldir derler ama ötesindeydik biz o söylemin..2 ablam daha vardı oysa ama en yakını bendim ona..maçlara giderdim onunla,koca koca adamlarla sohbet eder,dallardan meyve toplar,işine yardım ederdim..hep bir erkek evlat istedi babam ama bizi sevmemesinden değil..dedem gibi o da tek'ti..istediki bir erkek evladı olsun...oldu da ama ben hep onun erkek kızı oldum :)  tamda istediği gibi..hatta halada aynıyım ama içim öyle kırılgan ki babam..aynı senin gibi  :(

İlk zamanlar çokca kızdım neden bizi bırakıp gittin diye..öyle ya herkesin babası yaşıyordu..okulda parmakla gösteriyorlardı beni..kızıyordum,istiyordum ki onlarında babası ölsün,onlarda yaşasın çaresizliği..büyüdükçe anladım kader diye birşey var ama çok isyan ettim,neden ben diye,evet kader vardı ama o kader gelip bizimi bulmalıydı diye kendi kendime lanetler okudum..ağladım,paraladım,zarar verdim ama ne yaparsam yapayım geri getiremedim seni,o güzel günleri..ben de sustum acımı bastım yüreğime,dilime kilit vurdum,sormadan söylemez,anlamadan azarlar oldum..varsın herkes kötü bilsindi beni..ben bi tek senin yanında çocuk olmuştum,mutluluğa doymuştum..dizlerinde uzanıp saçımı okşamanın değerini paha biçemezdimki hiçbirşeye..belki sırf bu yüzden sığanacak bi liman bulduğumda hiç düşünmeden evet dedim,mutsuz değilim ama isterdim ki sende ol,sende gör gülen yüzümü,birşeyler başarabildiğimi.. 


ama öyle bir uzaklık ki şimdi aramızdaki sen Magrip'te ben Maşruk'ta..


ps:fotoğraftaki kişiler ben&babam..doğru düzgün bi resmimizde yokmuş bunu anladım :(

Sizi Seviyorum

-

BU FİLM YANILMIYORSAM 2009 YAPIMI..

HAFTA SONU GAZETELERİN BİRİ TARAFINDAN HEDİYE OLARAK VERİLMİŞ,BİZİM KIZÇELER İZLEMİŞ,BEĞENİNCE DE BENİMLE BİRLİKTE DE İZLEMEK İSTEDİLER..(BU ARADA BEĞENMELERİNDE FİLMDEKİ ANA KARAKTERİN ADININ EDA OLMASI BÜYÜK ETKEN)


BİZDE MAÇ BAŞLAMADAN,CD'Yİ TAKIP İZLEMEYE KOYULDUK..

KISACA FİLMİN KONUSU ŞÖYLE:

EDA ERKUT'LA UZUN SÜREDİR BİRLİKTEDİR,EDA GİTTİĞİ BİR TATİLDEN SÜRPİZ YARAK ERKEN DÖNÜNCE ERKUT'U EVDE BAŞKA BİR KADINLA BULUR..AĞLAR,HAYKIRIR..SONUNDA ERKUT BİZ ERKEKLERİN DOĞASI BU DER ÇIKAR İŞİN İÇİNDEN...EDA ARKADAŞININ ISRARIYLA TATİLE ÇIKAR AMA AKLI ERKUT'TADIR..ERKUT'TA TATİLDEN DÖNDÜĞÜN Ü ÖĞRENDİĞİ EDA'YA KENDİNİ AFETTİRMEYE ÇALIŞIR,AMA EDA'NIN BAŞKA BİR PLANI VARDIR..EDA BİR MEDYUM-BÜYÜCÜ'YE GİDER VE HARİKA BİR PLANI DEVREYE SOKAR..

ERKUT ARTIK NEREYE BAKSA EDA'YI GÖRMEKTEDİR..HERGÜN FARKLI BİR EDA İLE GÜNE BAŞLAR..NE OLDUĞUNU ANLAMAYA ÇALIŞIRKEN ASLINDA EDA'YA HAKSIZLIK YAPTIĞINI ANLAR VE PİŞMAN OLUR..

ASLINDA İŞİN İÇİNDE BÜYÜ FALAN YOKTUR..ALDATILAN VE MEDYUM'A GELEN BAYANLARIN ORTAK PLANI VARDIR..HERGÜN BİRİ BEN EDA'YIM DİYE  UYANDIRIR ONU,HER BİRİ FARKLI KİŞİLİKLERDE OLDUĞU İÇİN EĞLENCELİ DİYALOGLAR YAŞANIR..


HARİKA BİR FİLM DİYEMEM AMA ZAMAN GEÇİRMEK İÇİN HOŞ BİR ÖNERİ OLABİLİR..EDA'LARIN DEĞİŞMA BÖLÜMÜ ÖZELLİKLE EN TEMPOLU VE EĞLENCELİ SAHNELER..

NİTEKİM DERİM Kİ ROMANTİK KOMEDİ SEVİYORSANIZ İZLEYİN :)

Bir Yudum İstanbul..

Gün Beşiktaş semalarında başlamakta..yorgun,biraz sıkkın ama herşeye rağmen hayat diyen biri..yani ben..uymayan planlar neticesinde kendi kendine deli gibi dolanıp duran,hem yalnız olmaktan sıkılan,hemde içindeki yalnızlığı kimseyle paylaşamayan ben..sabah vapurlarından birine binmek üzere yol alıyorum..vapr geliyor,koşarak biniyorum..burun kısmından İSTANBUL'u izliyorum 3-5 ihtiyar ile birlikte..deniz kokusunu içime çekiyorum..martıların sesini,İSTANBUL'un sessiz ağlayışını dinliyorum..içim huzur doluyor,ihtiyarlar neye gülüyor bu dercesine bakıyor,fotoğraflar çekiyorum,İSTANBUL uykumu açıyor,okşuyor hafifçe yanağımı,pazar günü yalnız olsamda yalnız değilsin diyor..

Vapur duruyor,insanlar iniyor..oysaki benim vapurumda 5-6 kişiydik..ihtiyarlar ve ben..gerisini saymıyorum..öyle büyük bir dinginlikle denizi izliyoruz ki hepimiz bir ara inmeyi unutmasak diyorum içimden..fotoğraflarını çekmek istiyorum utanıyorum..deniz'i,martı'ları,kız kule'sini alıyorum bende yanıma..çantama koyuyor,hayallerimle birlikte onları da eve getiriyorum..


Kalabalık içinde balık ekmek kokuları arasında durağa geliyorum..otobüsüm 5 dk önce kalkmış..hiç kızmıyorum nedense,bir yer bulup oturuyorum,yavaş yavaş yanımdaki insan kalablığı artıyor,sınav için adres soruyorlar sonra hep beraber bilmeyenler olarak otobüse doluşuyorlar..ben cazgırlanıyorum biraz ilk ben geldim diyor,cam kenarına yerleşiyorum..mp3 çalarımda eşimden kalan ilginç şarkıları dinliyorum,otobüs o kadar kalabalıklaşıyor ki inesimg eliyor..alıyorum elime ŞAH&SULTAN'ı başka diyarlara gidiyorum..okudukça YAVUZ'u daha bi seviyorum,daha öncede onunla ilgili kitaplar okumuştum,sanki git gide artıyor ilgim..gel gözdem ol dese gideceğim ardısıra herhalde :)


Ohh be diyorum nihayet bildiğim yerin kokusu,evim..koştura koştura gelip bol bol tembellik yapıyorum,blog kampanyalarından bunalıyorum,bişiler yazayım derken leziz görüntüler buluyorum sonrasında diyorum neden bugünü yazmıyorum..yazıyorum sonrasında da çocuk yüzlerine gülümseme olmaya gidiyorum..




Vapur'dan İstanbul karelerim..bugün çekmişim :)




                                                       martılar selam verirken...




uzaklardan kız kulesine bakar iken.. 




boğazın 2 yakası 1 araya gelir iken.. 



kız kulesi yakınlarından geçer iken.. 



martılar sevgiyle oynaşırken.. 



ardımda bıraktığım BEŞİKTAŞ'a hüzünlü gözlerle bakıyor iken.. 



HAYDARPAŞA TREN GARI'nı özlemle kucaklıyor iken.. 



KADIKÖY'deki devasa balon'un ne işe yaradığını düşünür iken.. 
-

KADIKÖY'e uzaktan bakar iken.. 



DOLMABAHÇE SARAYI'nın bir bölümünü ve çaktırmadan kitap okuyan kişiyi fotoğraflamaya çalışır iken.. 




PS:Şimdi öğrendim ki HAYDARPAŞA TREN GAR'I için için yanıyormuş..yanından geçerken öyle bi garip oldum ki,belkide bu olay yüzündendi..umarım kısa zaman içersinde zarar görmeden söndürülür,bir tarih daha yok olup gitmez :( 
Sevgiler..

Öğretmenim Canım Benim..






Bugün ''ÖĞRETMENLER GÜNÜ''..herkesin hayatında çokca sevdiği yada adını duysa kalkıp gidesi gelen öğretmenleri vardır..Mesela uzaktan akrabam olan ilkokul öğretmenim,o akdar naif ve kibar bir insandı ki bir bayana yakışırdı en çok öğretmenlik gözümde..sonrasında zorunlu okul değişimi ile tanıdığım ortaokul öğretmenlerim oldu..bayanlar ne kadar kibar ise erkek öğretmenlerimizde o kadar eğlenceli idi..hiçbirinin ağzından kötü söz işitmedim..kızdıkları,bağırdıkları da oluyordu ama nihayetinde onlarda insan'dı ve aslında gerçekten daha fazlasını hak ediyordu o kişiler..Sonra lise'ye başladım,işte orda anladım ki insanlar kendi egolarını tatmin etmek için yerden yere vuruyorlar öğrenciyi..mesela matematik pek sevmem,yani biraz zor anlıyorum diyim..40 kişi içinde problemi çözemedi diye rezil eden gerizekalı bi öğretmen o da bana rast geldi sanırım..ben edebiyat severim,tarih ve coğrafya..matematik'de ortalama bi öğrenciysem üzerime gelmenin ne anlamı varki !! ne diye o çözemedi ama bakın ben 5 dk'da çözdüm diye böbürlenir ki insan,sen öğretmensin üniversitesini okumuşsun,bilmem kaç yıl öğretmenlik yapmışsın hala lise öğrencisiyle aşık etmek de neyin nesi aklım almıyor..ve düşünüyorum da insanlar hep ilk öğretmenlerini yada ilköğretim dönemi öğretmenlerini seviyor,lise öğretmenini seven yok gibi..lise'de bir tek psikoloji öğretmenimi severdim o da psikolojimizi anladığından :) neyse bi ÖĞRETMENLER GÜNÜ kutlayayım dedim nereye geldim :) Bütün Öğretmen'lerin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN..ama ego tatmini peşinde koşan,aşağılayacı tavırlar dışında bulunanların ki hariç..Hani Öğretmenlik kutsal bir meslek ya,bu kutsal mesleği haketmeyenler Türkiye'deki vahim tabloların sebebi sizlersiniz..






Mim'e falan gerek kalmadı,içimde nasıl bir kin biriktirdiysem artık,biri Ö dedi ben arkasını getirdim :D pazartesi günü işe başlayabilirim belki,çok sürpriz durumlar gelişti ama başlamadan bişi demiyeceğim,hayırlısı bakalım..başlamazsam da yazıp yazıp dururum yine :) yada biri yine İ der ben arkasını getiririm :)


PS:Fotoğraftaki şiir okuyan önlüklü ve yıldızlı kişiler ben olurum bu arada :) yıldız gibi öğrenciyim ahaha :D

10 Kasım 1938..




10 KASIM 1938 ÜLKEMİZ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR TARİH..CUMHURİYETİMİZİN VE ÜLKEMİZİN KURUCUSU YÜCE ATAMIZ'IN ÖLÜMÜNÜN 72.YILI..72 YIL UZUN BİR ZAMAN DİLİMİ..BELKİ ÇOK UZAĞIZ ONUN CUMHURİYETİ KURARKEN Kİ DÜŞÜNCELERİNDEN BİLMİYORUM,BELKİ DE SÖYLENMESİ GEREKEN ÇOK FAZLA ŞEY VAR AMA..ÖNÜMÜZDEKİ YILLARI UMARIM ATAMIZIN İLKE VE İNKILAPLARINA DAHA BAĞLI,DAHA DEĞER BİLEN,CUMHURİYETE VE ÜLKESİNE SAHİP ÇIKMAKTAN MUTLULUK DUYAN BİREYLER OLARAK GEÇİRİRİZ..SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUM ATAMIZI..MEKANI CENNET OLSUN..

Makyaj Alışverişim

Birçok makyaj blogunu severek izliyorum,denedikleri ve önerdikleri bayram üstü benide ufakda olsa bir alışverişe yönlendirdi,her ne kadar fotoğraflar onalrınki kadar detaylı olmasada belki öneri olarak değerlendirenler olur diye paylaşmak istedim..


-
1.fotoğraf toplu olarak bütün aldıkalrımı gösteriyor,NARS allık hariç o hediye :) ama aynı döneme denk gelince eklemek istedim :)

2.fotoğraf WATSONS'dan yaptığım alışverişte bana hediye edilen ruj..epey yoğun bir kırmızı ama hoş,beğendim kendisini :)

3.fotoğraf kapatıcı stick..pek belli olmasada..ilk kez kullandığım ve memnun kaldığım bir marka
RİMMEL LONDON..

4.fotoğraf severek aldığım fondöten..hiç denememiş olmama ve sadece fiyatından dolayı almama rağmen çok beğendim..bayram kombinimde makyajımda kullandım hatta..oldukça kalıcı ve yokmuş hissi verdi,bundan sonrada kullanmaya devem edeceğim,marka yine RİMMEL LONDON..

5.fotoğraf WATSONS'da sepetlerde bulunan ve fiyatı 3tl civarında olan,ferahlatıcı sprey..vücut ve yüzde kullanılabiliyor,gerçekten ferah bir etki yaratıyor,yaz dönemleri için daha uygun olurdu sanırım..ama hoş :)

6.fotoğraf sevgili BUKET'in hediyesi..NARS allık..ilk kez kullandım ve bayıldım..daha önce neden kullanmadığımı düşünerek çokca hayıflandım :)

7.fotoğraf flormar ojeler..bir cila birde nar çiçeği renginde oje..merak edenler olursa verebilirim no'larını..bayramda kullanamadım ama flormar kalitesini bildiğimden tereddütsüz aldım :)

8.fotoğraf göz için kullanılan salatalık şeklinde pedler..soğutularak kullanılıyor sanırım..daha denemedim,deneyince yorumlarım :)

Birde toplu fotoğrafda gözüken ama tek fotoğraflamadığım fondöten süngeri var,hatta başka bi adı  vardı ama anımsayamadım bi türlü :)kendisinden çokca memnun kaldım :)

umarım fikir olur sizlerede..yakında fotoğraf makineme kavuşursam daha detaylı fotoğraflarla buluşmak üzere..

Edirne

Geçen kış'tan kalma EDİRNE fotoğrafları..
 Selimiye Camii minber,avlu ve dışarıdan görünüşü..

 -

bu fotoğrafta görünen herkesi tahmin ettiği gibi SELİMİYE CAMİİ..harika bi  camii..
alt kısımdaki ilk resim EDİRNE'nin meşhur meyve sabunları,2.resim eşim ve ben..camii bahçesinde..


-

buz tutan meriç nehri ve köprüsü.. 

köprü üzerindeki padişah otağı ve ben.. 


Ahşap Tepsi Boyama..

Yazılmayı bekleyen bi dolu postum var demiştim sanırım :) bugün pazar olunca hafta sonları insanlar hobilerine daha çok zaman ayırmalı diye düşündüğümden sizlerle 2 çalışmamı paylaşmak istedim,henüz tam olarak bitmeselerde beğenirsiniz diye umuyorum :)


-


-

2 tepsiyide boyadım,sonra çeşitli sitelerden bulup buluşturduğum dekupaj fotoğraflarıyla bezedim..daha yapıştırmadım zaten ama nasıl duruyor diye merak etmiştim :)



Batmayan Güneş..Zeki Müren..



Aslında tamamiyle unuttuğum bi tarih'ti bugün..ta ki dün akşam TRT HD ekranında BATMAYAN GÜNEŞ-ZEKİ MÜREN belgeselini izleyene kadar..bir sanat müziği seven olarak ilgiyle izledim kendi sesiyle can verdiği belgeseli,ama ölüm yıldönümü olduğundan tekrar yayınladığı hiç aklıma gelmemişti,genelde belgesel kanalları epeyce tekrar veriyor çünkü..


Sevgili Merve'm ile ilgiyle izledik ve çocuk aklımızla ZEKİ MÜREN'e dair hatırladıklarımızı paylaştık,sonrasında sabaha kadar ZEKİ MÜREN gecesi yaptık,belgesel'de beni en çok etkileyen hayata dair görüşleri oldu,çok tanımak istedim kendisini..



Zeki Müren - Hayatı - Belgesel - www.zekimuren.net
Yükleyen ssonmez. - Diğer müzik videolarına göz atın.


Bugün ölümünün 14.yılı..kendisini saygıyla anıyor ve BATMAYAN GÜNEŞ-ZEKİ MÜREN belgeselini izlemenizi öneriyorum..ülkemiz için çok önemli bir sanatçı,çok önemli bir değer'di..mekanı cennet olsun..






http://www.zekimuren.net/ http://www.sanatgunesi.com/ -

Rize..

Annemin 30 küsur yıl sonra gidip ,bizim için kameraya çektiğini sandığı görüntülerin,300 fotoğraftan oluşan hali :) tabiki bir bölümü..


-

 -
 -

 

Haribo'landımm

HARİBO TÜRKİYE facebook grubunda günlük olarak çekiliş yapılıyor,bende katılalı bi 10-15 gün anca oldu,tam kazanamadım diye hayıflanırken bi baktım bayramın 2.günü kazananlar arasında adım var :) tam bayram hediyesi oldu anlıyacağınız,az öncede elime ulaşınca sevindim sizlerle paylaşmak istedim :)


-

özellikle kutusuna bayıldım,HARİBO için zaten bişi demiyorum,bol bol çocuk sevindirecek :)

sizde kazanmak isterseniz HARİBO TÜRKİYE sayfasına katılın derim :) 

17 Ağustos 1999..

Bundan tam 11 yıl önce,yine böyle bir günün ilk saatleri..Yaşadığımız yerde saatler önemli değil,annem eşinden yeni ayrılmış kuzenimle birlikte komşuda..ben KRAL TV'de VJ BÜLENT izliyorum,ha uyudum ha uyuyacağım tv'nin saatini kurup uyumak için salondaki koltuğa uzanıyorum,uzandığım yerden gökyüzü gözüküyor tuhaf bir kızıllık içinde ve yıldızlar elimi uzatsam değecek kadar yakın,şaşıyorum ama uykum var diye pek umursamıorum,koltuktan yıldızları izlemeye koyulup tv'ye sırtımı dönüyorum,aradan 5dk geçmeden uğultu eşliğinde tarifsiz sarsıntılar yaşıyorum,içimden dua etmeliyim diye geçiriyor ama garip bir biçimde şarkı söylüyorum,ellerim koltuğun arasından geçen iplerde paralanıyor,düşen vitrin,kırılan sehpa sesleri sonunda sarsıntı bitiyor,şok olup kalıyrum olduğum yerde dışarıdan insan sesleri geliyor,ansızın balkona çıkıyor AYSELL TEYZEEE diye bağırıyorum,annem yok evde yalnızım diyorum,o esnada belki karanlıktan bile korkan bi abimiz,bir solukta merdivenleri çıkıyor,bense gidip koltukta oturuyor kapının çalmasını bekliyorum,o arada telefon çalıyor annem arıyor,iyimisiniz hemen geliyorum diyor,o andan sonra telefon hatları iptal oluyor,sonrasında kapı açılıyor NEVZAT ABİ elimi tutuyor,tam kapıyı çekecekken arkadan biri kapıyı tutuyor bir bakıyorum kardeşim,o da içerideki odada uyuyor ve kendini yalnız sanıp benim gibi tek başına yaşıyor depremi..sonrasında apartman merdivenlerinden iniyoruz ama nasıl bilmiyorum,çünkü o kısmı hala hatırlamıyorum,beynimde gizemli bi nokta gibi..sadece apartmandan çıkıp AYSEL TEYZE'ye koşuyorum..sabaha kadar kaldırımda oturuyoruz mahallece..evlerimizde yıkık dökük yok,sadece cam eşyalarda hasar oluyor,şok şeklinde sabah ayazına kadar uyku kıyafetlerimizle duruyoruz,arada artçı sarsıntılar oluyor umursamıyoruz..sabah gözü yaşlı halde İSTANBUL'dan dayım geliyor,bizi görünce sevinçten oturup ağlıyor,İZMİT yok oldu denince bir de yollarda enkazları görünce bizim yaşadığımıza bile zor ikna oluyor,dayımla birlikte eve giriyoruz etrafı biraz düzeltip dışarı çıkıyoruz,sonrasında 1 hafta bütün mahalle aynı çadırda yatıyoruz,yanıbaşımızdaki büfede satılmayan bişi kalmıyor,sanki soyguna uğramış gibi dımdızlak kalıyor büfe..KIZILAY geliyor,yemek ekmek dağıtıyor bize,zamanla sokakta yaşamaya alışıyoruz,çadırları kaldırıp kendimize özel BARAKA'LAR yaptırıyoruz,sonrasında gündüzleri eve girer ama gece yine dışarda yatar oluyoruz,bir ara TÜPRAŞ patlayacak söylentisi üzerine İSTANBUL'a geliyoruz,bir zaman burda kalıp,yine dönüyor o BARAKALAR'dan okula,işe gider oluyoruz,1sene o şekilde yaşıyoruz..her evde kalmaya niyetlenmemizde deprem oluyor yine BARAKA'mıza dönüyoruz..sonrasında bir iş için toplanıp İSTANBUL'a geliyoruz..


Bu benim hikayem tam 11.yıl önceki..çok acılar gördük,kötü günler yaşadık,bizlere birşey olmadı ama en yakın arkadaşlarımız enkaz altında kaldı,okulumuzda hergün koca bir yarıktan dışarısı görünüyordu ve o yıl herkes sınıf geçti notuna bakılmaksızın,çünkü toplum olarak psikolojimiz berbattı..sonrasına herşey yerine konuldu,İZMİT eskisinden bile güzel oldu ama bi gidenler geri gelemedi..ALLAH hepsinin mekanını cennet eylesin,bizide bu gaflet uykusundan kaldırsın çünk depreme hiç ama hiç hazır değiliz..

English Home Bereket Kuşları

Eveett nihayet merakla beklenen bereket kuşlarımı fotoğrafladım sizin için,pek iyi çıkmasada(fotoğraf makinemdeki sorundan ötürü) yinede fikir olur dedim :)


  burda epeyce karanlık çıkmışlar diğer ekleyeceğimde biraz bulanık ama renkler daha net sanırım :)


-

 -

en üstteki sevgili,pembiş ben,pembe ponponlu kızımız,diğer 2'side oğullarımız :) renklerden heralde bunu asae asmaz böyle bir çağrışım yaptı bana :)

Bu güzel BEREKET KUŞLARI'nı ENGLİSH HOME mağazasından aldım,genelde birçok alışveriş merkezinde görmeme rağmen hiç uğramadığım bi mağazaydı,nedense çok pahalı diye kalmış aklımda,ama mağazaya girince bu düşüncemde çokca yanıldığımı ve sık sık ziyaret edeceğimi anladım..BEREKET KUŞLARI aslında KELAYNAK'larmış,sanırım İNGİLİZ kültüründe bu kuşların bereket ve şans getirdiğine dair bir inanç var,hem çok beğendiğimden hemde evimize şans getirsin diye aldım bende,ne dersiniz çok şirinler ama dimi :) fiyatları 14 tl idi,bir de 3'lü şekilde olanı var ondada yanılmıyorsam fiyat 10 tl civarı..mağazada fotoğraf çekmek yasak olduğundan orda asılı olan BEREKET KUŞ'u sürüsünü çekemedim,bi daha gittiğimde deneyeceğim bakalım :) o kadar şirin gözüküyorlar ki insan alıp evi kuş'a boğmak istiyor :)

ENGLİSH HOME ile ilgili söylemek istediğim bişey daha var..harika ürünler bulunan bu mağazada her renk tonuna göre yastık kılıfı,çarşaf,nevresim örtüsü ve pike gibi ürünleri tek tek alıp,zevkinize göre takım oluşturabiliyorunuz..bir bölüm sadece pembe tonu,bir bölüm mavi,bir bölüm sadece yeşil ve bir bölüm sadece mor tonu olmak üzere epeyce seçeneğiniz var,yastık kılıfları 2 adet 6,5 tl,çarşaf ve nevresim örtüsünü tam anımsayamadım şimdi ama toplamda 50 tl'ye alabiliyorsunuz..pike takımıda 54 tl'ye geliyor..bende anneme kendimce bi takım oluşturup sürpriz yaptım,çokca beğendi,fotoğraflamadım ama yine :) belki fotoğraflar eklerim sonra :) geç keşfettiğim bir mağaza oldu ama iyiki keşfetmişim diyorum :)

web siteleri güncellenmekte olduğu için pek görsel barındırmıyor ama en azından sizi en yakın ENGLİSH HOME mağazasını keşfedebilirsiniz..


keşke kampanya yapsalar benimle :) umarım önerimi beğenir ve mağazaya gidip en azından göz gezdirirsiniz,gidipde beğenen yorum yazsın ama :)

sevgiler.. 

2007 Yılında 25 Haziran



Saat 00.00 akabinde yeni güne geçmiş bulunuyoruz,3 yıl önce bu gün nikahımız olmuştu,4 gün sonrada düğünümüz..deli delişmeniz ya evlilik yıldönümüz bile 2 tane :D cuma'dan başlıyoruz salı'ya kadar kutluyoruz,bütün hafta evlilik yıldönümü bize :)  


Bu zaman zarfında iyi kötü günlerimiz oldu,ama bundan sonra isterimki hep iyi,güzel ve sevgi dolu günlerimiz olsun,kucağımız bebişle dolsun..SENİ SEVİYORUM SEVGİLİ..








Başka ne söylenebilir ki..umarım okursun yazdıklarımı :) okuduğunu biliyorum gerçi ama,hatta bana kızıyorsun şimdi için için senle ilgilenmiyorum diye ama bilsen bunları yazdığımı kızmazdın bence :) 


Mor..


Sen en çok MOR'u seversin bilirim..
MOR dağları,MOR düşleri,MOR yaşamı
Ve MOR ötesi duyguları..
Bense seni severim..
MOR'dan dünyada sevginle,içtenliğinle kaybolurum..
An olur seni bulurum en olmadık yerde..
Nerde bir MOR görsem,orda sen..
Ve MOR'dan gezegen de SEN-BEN..

Ben sen de MOR'un her tonunu ayrı bi severim..
Ayrı bi yaşarım güzelliğini..
En çok da EFLATUN düşlerle uyanmayı severim yanıbaşında..
Sonra minicik cebime sığdırırım düşleri..
MOR'u ve seni alır çıkarım yollara..
Kapkara sıkıntılar bi soluk gibi hep arkamda,
Sen hep aklımda.. 

Birden sıyrılırım siyahtan
Bir sen olurum,bir evren
Bir de bizi birleştiren
O MOR gezegen.. 

Bunu sanırım yaklaşık 10 yıl önce,hatta daha bile fazla olabilir,canım kuzenime yazmışım,o da taratıp bana göndermiş,kendi eserim olunca paylaşmak istedim,kendisi şuanda yurtdışında yaşıyor,çok fazla görüşemiyoruz,ama kalplerimiz bir :)

Babalar Günü

Babalar Günü ne demek hiç bilemedim ben..


Biz küçükken böyle günler yokmuydu acaba ,yada varsa bizim oralara uğramamışmıydı bilemiyorum..küçük bir sahil kasabasında küçücük bir evden ibaretti yaşantımız,bir de deniz ve balıklardan..babam evden işe yaklaşık 200 m yürürdü,ki lojmanda oturduğumuz zaman iş yerinde ona yardım eder bulurdum kendimi,yada camdan şişko patates diye şarkı söyler kızdırırdım..-kendisinin göbeciğini çok severdim-..hayat zordu belki ama çokca sevgi doluydu,3.kız olarak babamla maç yapar,balık tutar,kafası iyi olduğunda gidip bişeyler ister,sonra bütün çocuklara abur cubur yazdırırdım,hiç kızmazı buna,kendisi benden eli açık olduğundan herkes bahçemizde yemek yerdi,eline aldığı meyveleri eve gelene kadar çocuklara dağıtır,bize 1'er tane ayırırdı,kendisine bu yüzden HACI derlerdi,gitmemiş olsa bile oralara..


Çokca alkol kullanırdı,ama kullanmayanın olmadığı bi yerdeydik zaten,akşam paraları alın alın diye dağıtır sabah sorardı,bana vermedin ki derdim bende :) at olur sırtında gezdirirdi,yada biz onu çekeleyerek yatağa götürürdük..


Denizi,balıkları çok severdi bir de bunların ayrılmazı olan rakı'yı..akşam olunca mangalı yakar,sabah balığa çıkar,ya bahçede yada evimizin karşısındaki meyhanede içer de içer,ama sabahın köründe uyanıp duş alır,çorbasını içer,işe giderdi..yada kafası çok güzelse denize dalar,yenilenerek çıkardı..güleryüzlüydü,eli açıktı,sevecendi..babamı tanıyıpda sevmeyen,arkasından bir kötü söz söyleyen olmadı,belki annemi çokca üzdü,ama annem der ki hep keşke yaşasaydı,hergün üzülmeye bile razıyım ben..


Babamlı zamanlarımda biz hiç tv izlemezdik,küçücük evimizin kocaman bahçesinde,yada babamın peşinde olurduk,balık tutar,denize girer,yada babamın yanına işe kaçardık,orda ağaçlardan meyve yeme komasına girer,bir akşamcık hep beraber olalım diye elini bırakmazdık,yemeği yer karşıya geçerdi, babam-evin karşısında meyhane olduğunu söylemiştim sanırım-burdayım derdi bişi olursa ama isterdikki yanımızda olsun,girer meyhanye otururdum karşısına,şarkı söylerdi,muhabbetini izlerdim,git ne istiyosan al derdi,bakkala koşardım,ama o genellikle biz uyuduktan sonra gelirdi,yere düşer baba diye ağlardım..o beni o kadar severmiydi bilmem ama ben sevmenin ötesindeydim,hep erkek çocuk isterdi,dedemde kendiside tek'ti,erkek kardeşim oldu,o da tek ailede :) onu çok sevdi,hepimiz gibi ama hiçbirimize doyamadan,biz de ona..öylece gitti..


Emekli ikramiyesiyle aldığı evimize,yeni aldığımız eşyaların eksik kalan vidalarını almak üzere evden çıktı ve bi daha gelemedi,zamanında bizden ayrı geçirdiği zamanların sorumlusu alkol yüzünden,annemi 36 yaşında 4 çocukla dul,bizi ufacık yetim bıraktı..ama asla suçlayamadım bundan ötürü onu,kızdığım oldu çok ama,öyle bi ortamda büyümüştü,hem içmeyen yoktu hemde erkeklik sayılıyordu sanırım,nazlıydı tek erkekti..öyle gördü öyle yaşadı hayatı,ama bizler için ordan taşınmak istedi,o ortamdan uzaklaşmak,yeni bir hayata başlamak,buna ev alarak başlamıştı,işte son 2 ayıydı,annemle hep İZMİR'e gitmek istemişlerdi,ailecek tatile gitme,artık güzel zamanlar geçirme zamanıydı ama olmadı,vidaları almaya gittiği gün elinin açıklığını bilen yiyicileri onu yine masaya oturtmuş,zom olunca hesabı ona kakalayıp kendileri evlerine gitmiş,onu öylece bırakmışlar,tren yolunda onu öyle gören ve herkesin deli dediği genç böyle gitme gel bizde kal demiş,istememiş,halbuki halam var orda birsürüde akrabası,birinin evine bırakmamışlar babamı,o da çocuklar bekliyor diye binmiş trene gelmiş,evimize 10 dk mesafede yoldan geçerken trafik kazası geçirmiş..ve bizim için herşey o gün bitmiş..




15 yıl olmuş şimdi geriye bakınca,babama sadece bırakıp gittiği için kızgınım bizleri, ama o da ecel işte,elinde olsa yaparmıydı böyle bişeyi?kader,hayat,kısmet..en üzüldüğüm nokta bir kere bile olsa SENİ SEVİYORUM diyemeden gidişi,bir de ona kocaman sarılamamak..bir de şu babalar gününü kutlayamamak :(


Önümüzdeki günlerde BABALAR GÜNÜ..oysa benim hiç BABALAR GÜNÜ'm olmadı hediye alabildiğim,sadece için için ağladığım günlerden biri oldu,çok sevdiğini ve hala benimle olduğunu biliyorum,güzel çiçeklerimle yanıbaşında olurum umarım,senle hergün bana BABALAR GÜNÜ'ydü,geç olsada anladım..


BABALAR GÜNÜ diye bişi yok aslında,anneniz ve babanız hala yanınızdaysa kıymetlerini bilin bence,onları ne kadar sevdiğinizi söyleyin,hissettirin en güzel hediye bu..


bu şarkı hep babamı anımsatır bana..


hep aynı yerde yine o sandal
akşam oldumu yanıyor mangal
seni özlüyor bütün fasıllar
tadı yok yazın eskisi kadar.. 
 

Ahşap Boyama

Haftasonu evde olmanın getirdiği sıkıntıyla yine güzel objeler boyadım bakalım beğenecekmisiniz?


          bu önceki haliydi bu da şimdiki..


                  
 peçete tutkalı yardımıyla peçeteyle kaplandı,sevgilininde  yardımı var tabi :)

bu da dekupaj tekniğini kendi kendine uygulamamın sonucu kötü değilde biraz boş kalmış sanki :)  




                       


  






  

  









Hobi..

şöyle bi köşeme çekiliyim dedim..esasında tam da böyle olmadı tabi,takip edenler bilirler,kursa başladım,kendimi hobilerden alamıyorum :) bugünde kurs günümdü,sabahın köründe hocayla birlikte girdim binaya,çıktığımda baktım saat 6 olmuş,e artık yaratıclığımı siz düşünün.. :)


çok eğleniyorum,kafamda dağılıyor,harika olmasa da güzel şeylerde yapıyorum :) iş görüşmemden haber yok hala,olacağınıda sanmıyorum artık..belki başka güzel haberlerle dönerim sizlere kimbilir :)




işte bunlar şaheserlerim :)



ekmek sepetim



kitap şeklindeki objeden resim kutusu yaptım..mankenlikleri için anne ve babama teşekkürler..


resim çerçevemin son hali :)

vee bunlarda boyadığım ama süslenmeyi bekleyen minik yumurtacıklar..

Little Miss Perfect

bugün kendimi ''little miss perfect'' olarak hissediyorum..her ne kadar eve aç gelen sevgiliye bişi hazırlaymamış olsam da :)


sabah akşamki bıdı bıdılarım yüzünden her ne kadar geç kalsamda kursa,gittiğimde pek kimse yoktu,hocamızla karar verdik ve objeyi boyamaya koyuldum,ama öyle bi kere değil 3-4 kat boyanması gerek,sonra yemek için dışarı çıktığımda hocam güzel şekerliğimi harika desenlerle bezemişti,bugün ilk gün olduğundan kendisi bana yardımcı oldu bol bol,ayrıca kurs arkadaşlarımın hepside çok güleryüzlü ve iyi insanlar,yaşca benden büyükler ama çok şekerler..hatta eve bile bugün tanıştığım bir arkadaşım bıraktı beni sağolsun..


henüz verniklenmemiş şekerliğim,hatta tam olarak bitmemiş resim çerçevemle huzurlarınızdayım,bakalım beğenecekmisiniz??






bu sonuncuda kitap şeklinde bir kutu evde siyaha boyayıp,cuma günü üzerine harika güzellikler ekliyeceğim..anneme bol bol hediyem olacak sanırım anneler gününe kadar :)


insanın kendini bir işe yarar hissetmesi harika..iş görüşmesine gidermiyim artık bilmem :)

Seramik Yumurta Boyama




bunlarda dün benim boyadığım,eşimin üstüne desen çizdiği seramik yumurtalar..benden daha güzel resim yapıyor diye desenleri ona yaptırdım :) sonra kendim yapamayınca sinir oluyorum o benden daha iyi çiziyor diye :)




bence güzel oldular..kursa gidip geliştirdikçe paylaşmayı düşündüm sizlerle bakalım hayırlısı..

görüşmek üzreeee :)

Köfte Yağmuru


bu ara nahoş durumlar yaşadığımdan,canım sevgili bana,hem hastayım hemde eğleneyim diye KÖFTE YAĞMURU filminin dvd'sini getirmiş..yemek akabinde hemen izlemeye koyulduk,tek kelimeyle harikaydı diyebilirim,birçok animasyon film izledim ama bu başkaydı..çocuklarınıza izletmelisizniz,yada çocuğunuz yoksa bile mutlaka izleyin,hem hoş zaman geçirmiş hemde animasyon filmler sadece çocuklar için yapılıyorlar düşüncesini aklınızdan çıkarmış olacaksınız..

filmin konusunu kısaca özetliyeyim:Flint ailesiyle Sardalya'sıyla ünlü küçük bir kasabada yaşamaktadır,çeşitli deneyler yapmakta ve birgün bilim adamı olmayı hayal etmektedir,zaman içinde annesini kaybedip icatlar yapmaya devam eder,birgün su'dan yiyecek yapabileği bir alet geliştirir,bir dizi aksilik sonucu bu alet stratosfere ulaşır,ve yavaş yavaş gökten çeşitli yiyecekler yağmaya başlar,herkes Flint'ten farklı yiyecekler yağdırmasını ister,ama ne varki porsiyonlar gittikçe büyümeye başlar,babası Flint'i uyarmaya çalışır fakat olabilecekler için artık çok geçtir,sonunda bütün dünyayı etkisi altına alan yiyecek yağmuları başlar,Flint'e kalan arkadaşlarıyla birlikte yiyecek bulutuna gidip onu durdurmaktır..

devamını görmek için izlemelisiniz bence..film AMERİKAN yemek kültürüne ve sınırsız yemek tüketimine ince göndermelerde yapmıyor değil,büyükler mutlaka izlemeli :)

Cumartesi Gezisi

eşim bu haftasonu çalışmadığı için ne yapsak diye düşündük bütün hafta..adalar dedik olmadı,ağva dedik olmadı,madem öyle İSTANBUL içinde bişiler olsun dedik,geçen hafta Bostancı sahilini baştan başa yürüyüp Maltepe'ye varınca,bu kez başka bi güzergah olsun bari diyerekten Fenerbahçe dedik vazgeçtik,sonra Moda dedik ki çok severim,o niyetle evden çıktık,otobüste Sarıyer'ede vardı sohbet Boğaz turunada..bi karar bi halde otobüsten inip sonunda BEŞİKTAŞ-ORTAKÖY hattına yollandık,tabi bu arada vapurdaki BEŞİKTAŞ'lıları görüp maça gitmeyede yeltenmedik değil ama bilet bulamadık :D


BEŞİKTAŞ'tan yürüyerek ORTAKÖY'e varıp,hemen meşhur ORTAKÖY KUMPİRİ'ni tattık,hatta öyle acıkmış öyle gözümüz dönmüş ki resim bile çekemedik :D  ama sonrasında Boğaz'a nazır resimler çekmesek olmazdı,pazardı oydu buydu deyip saatlerce oyalanıp,soğuktan donup kapmış olduğum şifayı dahada katmerlemem neticesinde,MADO'da kahveler ve CEVİZLİ ISLAK KEK eşliğinde sohbet eder bulduk kendimizi,kalabalıktan ettiğimiz sohbetten de pek bişi anlamadık ama,hem ısınmış hemde harika lezzetler tatmış olduk,MADO ürünlerini çok severim genelde,ama bu keki denemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim,kenarından yedikten sonra aklıma geldi resimlemek :D onuda ekledim resimler arasına..buarada eşim çok çikolatalı nası yedin bunu içim yandı diye fikir beyan etti ama bu bünye kansızlıktan muzdarip,üstüne bi de ilaçlar neticesinde baya obur,hapur hupur götürdüm tabi :)


nihayetinde yine ORTAKÖY'den tabana kuvvet BEŞİKTAŞ'a attık kendimizi..malum ORTAKÖY trafiği berbat..BEŞİKTAŞ maç dolayısıyla ana-baba günü,her yer SİYAH-BEYAZ,e tabi bende bi BEŞİKTAŞ'lı olarak güne uygun giyinmişim,çok istedim maça gitmek ama olmadı,etraftaki cümbüşü,neşeyi izlemeye durdum,sonrasında eşimin ailesini ziyaret edip maçı orda izleyerek güne son noktayı koymuştuk ki maç bitmeden evimize dönelim diyerekten yeniden hareketlendik,son vapura yetişip yine çılgın taraftar grubuyla kendimizi KADIKÖY'e ordanda bi aile ziyareti daha yapıp(ablamla aynı sitede oturuyoruz,ona uğramamak olmaz,hastamız varda) en nihayetinde eve ulaştık :) tabi bu arada ben şifayı bolca kaptım grip nezle karışımı bişeyler akabinde bu güzel günümü sizlerle paylaşayım istedim..keşke her hafta sonu böyle olsaaaa..herkese ailesiyle güzel günler diliyorum..






ps:resimlerde bende olabilirim,gözlerimden korkmayın,hastalıktan bitmişler ama ben çok enerjiktim :D



Eyvah Eyvah



bu bikaç günün son akşamı dedik sinemaya gidelim,uzun zamandır  vizyonda olan ama anca fırsat bulabilince gidilebilen ve yine moral olsun diye annem tarafından seçilen EYVAH EYVAH'a gittik..bikaç telefon görüşmesi akabinde zor  da olsa yer bulabildik ama 2.sıradan :D meğerse öğrenci kenti olan EDİRNE'de yapacak bişiyi olmayanlar kendini sinemaya atıyormuş,bu kardeşimin sözü :) film başlamadan gördüğüm insan sayısıda bunu bana ispat etmiş oldu..neyse..


kalabalığın arasından zor bela geçip,tonlarca patlamış mısır kokusu üzerimize sinmiş halde salona ulaştık..tahmin edileceği üzere 4 veya 5.haftasında olan filme küçük salon verilmiş,bide en önde sayılırız,nası izlicez diye afakanlar bastı o anda beni..salon küçük olmasından dolayı kısa sürede doldu,tek artısı İSTANBUL'da görmediğim şekilde büyük ve rahat koltuklarıydı..onun dışında film 4-5 kez takıldı ve sahneler geri aktı..ve hayatımda gördüğüm en büyük piksel hatası sayılabilecek boydan boya sarı çizgi film boyunca var olup filmin içine etti..bu arada 2.sıradan izlemek o kadarda kötü değilmiş :D


zaten güzel EDİRNE'mde 2 tane sinema varmış yanılmıyorsam..biri çarşıda biride bizim gittiğimiz KİPA CİNEMARİNE..diğer salonları nasıl bilmiyorum ama 4.numaralı salonda film izlemek mi bi daha tövbe..halbuki bu kadar çok öğrencinin bulunduğu bi yerde neden daha fazla sosyal aktivite alanı olmaz anlamıyorum..işallah kısa zaman içinde bu eksikliği giderecek kişiler çıkar ortaya..çıkmıyorsada mevcut olanı iyileştirsinler bari..birde 21.30 başlayan film akabinde 23.30 da bitti,alışveriş merkezi kapanmış,yönlendiren kimse yok,gece karanlığında insanlar ordan oraya sürüklendiler eğlenelim derken..bu da hiç hoş değil bence..ya o saatte  bi eleman görevlendireceksin yada o saate film vermiyeceksin,sevgili alışveriş merkezi sende duy sesimi...







neyse gelelim filme..ATA DEMİRER sevdiğim bi komedyendir..nedense tanıdığım biriymişcesine yakın bulurum kendisini..film başlangıcı süperdi,diyaloglarda ama eksik bişeyler var gibi geldi bana,mesela neden HÜSEYİN BADEM(ATA DEMİRER) şiveli konuşurken dedesi  ve anne annesi onun şivesinden uzaktılar..sonra bazı sahneler neden kopuk gibi alakasızdı birbiriyle anlamadım..bir de film bittiğinde pek bitmiş gibi değildi,devamı gelecek gibi geldi bana..


konusundan çok fazla bahsetmek istemedim,çoğu kişi izlemiştir yada okumuştur kanımca..eğlenceli bi film olduğunu söyleyebiliriz genel olarak,eğer hala gidip izlemediyseniz hoş vakit geçirmek için gidin derim..olumsuz olarak söylediklerim devede kulak kalıyor belirteyim..


filmle ilgili bilgilere,görüntülere ve resimlere burdan ulaşabilirsiniz..eyvah eyvah..

Hıfzı Topuz-Abdülmecit

kitap okumayı çok seviyorum bir de tarihi..en son okuduğum kitap tarihten bi alıntı,padişahlarında esasında insan olduğu ve koskoca 600 yıllık imparatorluğun nasıl yıkıldığını gözler önüne seren bir eser..sadece isminden etkilenip aldığım eser iyi ki almışım dedirtti bana..ayrıca bu okuduğum ilk HIFZI TOPUZ kitabı..en kısa zamanda diğerlerinide okumalı..





 

sahi bu arada siz en son hangi kitabı okudunuz?? 

Doğumgünümm

dün benim doğumgünümdü..ama epey yoğun bi gün olduğu için yazamadım,bir de blogger'la sorun yaşamaktayım,giriş yapamadım..iyi dilekleri için teşşekür ederim herkese..yorumları onaylayamıyorum sanırım,sonra artık..


doğumgünümde kar yağmadı,ama yazdan kalma bir günde,bol koşuşturmalı,kalabalık ve çokça eğlenceli,bi sürü hediyeli bigündü..resimlerim ablamın fotoğraf makinasında daha sonra ekliyeceğim,hem o zamana kadar belki blogger barışır benle :D




 birde emin olamadığım bir süprizim vardı ki artık eminim..içimde oluşan 8 haftalık minik kalp bana doğumgünlerinin en özeli ve en güzel süprizi oldu..merakla ve heycanla onu beklemekteyim..


ailem,dostlarım,minik meleğim iyiki varsınız hayatımda...



Yeni Yıla Dair

her ne kadar süper bi yılbaşı geçirmesemde yinede güzel sayılır,ki yeniyıldan önceki TAKSİM macerası var ki hala aklımda..




bu yıl süprizlerle geliyor sanki,hayatımızda bi takım şeyler öyle yerine oturdu ki,2,5 yılda beklenen bi anda gerçekleşiverdi,üzerimizden büyük bir yük kalktı,gitti... bir de bir süpriz var ki daha kimseler bilmiyor,minicik bi süpriz paylaşılacağı günü bekliyor,ayaklarımızı yerden kesiyor,ama kesinleşmeden kimseye,kendime bile bişi demiycem.. :)



bir de doğumgünümden önce KAR yağdı ya,ölsemde gam yemem artık :) bi kış çocuğu olarak hep doğumgünümde KAR olmalı gibi hissediyorum nedense,sabah uyandığımda bembeyazdı heryer,çok mutlu oldum uykusuzluğuma rağmen :) umarım 4 gün içinde heryer lapa lapa KAR dolar..bende HER YERDE KAR VAR diye çığırırım doğumgünümde..e bide annem geliyor EDİRNE'den,1 ocak onun doğumgünüydü ama ikimizinkini birleştirip süpriz niyetindeyim,bakalım neler göstercek önümüzdeki günler..