Sondan Sonra



Sevgili İzlenimlerin Derinliği blogundan  doğumgünümde SONDAN SONRA oyununa tiyatro bileti kazanmıştım..Benim için çok güzel bir doğumgünü hediyesi oldu..Kendisine bir kez daha teşekkür etmek isterim burdan..




Teşekkür'ümüde ettikten sonra oyuna geçelim..


Oyunda EMRE KINAY ve AHU TÜRKPENÇE başrolleri paylaşıyor idi..AHU TÜRKPENÇE bu oyundaki performansı ile ''AFİFE JALE TİYATRO ÖDÜLLERİNDE'' bu sene'nin en başarılı kadın oyuncusu seçilmiş..

Oyunda dair fikirlerimden bahsetmeden önce en iyisi kısaca konuyu özetliyeyim..


Sığnakta iki insan: Mark ve Louise… Korkunç nükleer saldırıda, binalar çökmüş, herkes ölmüş, her yanı radyoaktif toz bulutu kaplamıştır. 

Mark bu saldırıdan Louise’i binbir güçlükle sığınağa taşır. Mark’ın sığınağında yiyecek, ranza ve radyo gibi kısıtlı imkanlar vardır. Konuşmalarından ise Mark’ın Louise’e aşık olduğu ve onu delice kıskandığı anlaşılır.

Ayrıca genç adam Louise’i irkilten sözler söylemeyi de ihmal etmez. “Bu saldırıyı yapanlar mutlaka sakallıdırlar. Güçlü ve iyi toplumlar dünyadaki zayıf toplumları onların iyiliği için kontrol etmelidir. Biz gücümüzü yeterince iyi kullanmadık. Teröristlere daha katı davranmak şart.”

Mark’tan korkan ama onunla birlikte bu sığınakta hayatta kalma mücadelesi veren Louise oldukça zor günler yaşar. Acaba dışarısı ne durumdadır? Gerçekten herşey Mark’ın anlattığı gibi midir dışarıda yoksa tüm bu olanlar bir blöften mi ibarettir?



Oyun ilk kez gittiğim Duru Tiyatro'da idi..Hiç gitmemize rağmen bulmamız zor olmadı..Moda İlkokulu yanından kısa bir yürüyüşle mekana ulaştık..Hemen danışmaya gidip ismimizi söyledik ve bileti aldık,oyunun başlamasına kısa bir süre olduğu kalabalıkla birlikte salon'a girdik..Koltuklarımız sahneye oldukça yakındı,hiç bu denli yakından izlememiştim daha önce..

Oyun karanlık ve büyük bir gürültü ile başladı..Yukarıda bahsettiğim gibi konusu sığınakta geçiyordu..Mark,sevdiği ve kendisinide sevmesini istediği Louise 'i nükleer saldırıdan kurtarmış idi..

Sığınıkta sınırlı olan imkanlar birbirlerine katlanmalarını zorlaştırmış,sürekli bir kavga gürültü şeklinde devam eden oyun,duygu iniş çıkışları ile doluydu..Arada salon karanlıklaştıkça mekanlar ve monolog'lar değişmeye başladı..Ama ne yalan söyliyeyim bolca gürültülü olan bu oyun beni biraz rahatsız etti..Hem oyundaki gerginlik üstüme yapıştı,hemde ses sistemi gerçekten rahatsız ediciydi..

Oyun'un konusu nükleer bir saldırıdan başlayıp,kadın-erkek ilişkilerine kadar uzanıyordu..Mark,aslında kafasında kendi oluşturduğu aşkına ve yalan patlamaya Louise'i inandırmaya çalışıyor..Fakat sonunda Louise dışarıdan gelen sesleri duyuyor ve aç,bilaç geçirdiği günlerin hesabını onu polis'e yakalattırarak soruyor...

Her ne kadar daha sonrasında hapishane'ye gidip onu ziyaret etsede,bozulan psikolojisi sanırım onda ''Stockholm Sendromu'' etkisi yaratıyor..

Ve böylece oyun bitiyor..

Bu oyun'da  Ahu Türkpençe'nin oyunculuğuna hayran kaldım,gerçekten aldığı ödülü fazlasıyla hak etmiş,tepkileri,oyunculuğu bir harika idi..

Tekrar tekrar tebrik ediyorum kendisini..

Umarım sizlerde gidip izlerseniz..

Sahi en son hangi oyuna gittiniz ?

Biraz ayıp olacak ama ben en son geçen sene gitmiştim :)


6 yorum:

  1. bende bundan 9 ay önce tersine dünyaya g,itmişrim aa ayıp valla ama ben zamansızlıktan giemiyıorum çalışınca eşimde pek sevmiyor tiyatroyu gitmeyede arkadaş bulamıyorum off ki offf öle kalıyor işte:((
    sevgiler canım:))

    YanıtlaSil
  2. reçelim : esasında tiyatro kesinlikle zaman ayırılması gereken bişi..bende pek gidemiyorum ama seviyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Ay baya bi yıl oluyo yani hangisiydi onuda hatırlamıyorum iyi mi :)) sen bi de sinema-tiyatro blogu açsana :) bi de hobi :)

    YanıtlaSil
  4. ülkü : etraf blog dolsun ne dersin :)

    YanıtlaSil
  5. Olur zati çok az var :)

    YanıtlaSil

1 yorum 1 mutluluk :)